(02/06/2008)
TOBB: Kimse başka görev üstlenmesin
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bugün yaşanan çatışma ortamının maliyetinin millete çıkartılacağını belirterek, “Üstüne vazife olmayan görevlere soyunanların yol açacağı zararları artık ödemek istemiyoruz” dedi.
ANKARA - TOBB Genel Kurulu’nda konuşan Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu, yargı ile hükümet arasındaki gerilimi değerlendirdi. Tarafsızlık ve bağımsızlık istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, her kurumun eleştirilebileceğini, ancak hiçbir kurumun kendisine Anayasa ve yasalar tarafından verilmeyen bir görevi üstlenemeyeceğini söyledi.
Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Artık biz de tarafız. Huzurun, istikrarın, sağ duyunun, demokrasinin ve kalkınmanın tarafındayız. Kavganın, çatışmanın, demokrasiyi ve kalkınmayı akamete uğratacak her girişimin de karşısındayız. Biz huzur istiyoruz.”
Hisarcıklıoğlu, “Peki bugünkü çatışma ortamının maliyetini yarın kim ödeyecek. Hiç şüpheniz olmasın ki testiyi kıranlar faturayı da millete havale etmekten çekinmeyecektir” dedi.
Türkiye’de yaşaşanlar arasında daha çok çalışıp üretmek yönünde bir mutabakat olduğunu belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, aynı mutabakatı siyasetçilerden de beklendiğini ifade etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadelesinden övgüyle söz eden Hisarcıklıoğlu, işdamlarından da bu mücadeleye, işsizlik ve fakirlikle mücadele ederek destek olmasını istedi.
(30/05/2008)
‘Komünistler Çin’e gitse de kafayı değiştirse’
Dünyada en büyük yabancı sermayeyi Çin’in çektiğini belirten Maliye Bakanı Unakıtan, “Komünist Çin ama adı komünist. Bizim komünistler Çin’e gitse de biraz kafayı değiştirse” dedi.
ANKARA - Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Hesap Uzmanları Kurulunun 63. kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Denetim” konulu panelin açılışında konuştu. Toplantıya gelmeden önce İsveç Maliye Bakanı’nın kendisini ziyaret ettiğini belirten Unakıtan, konuk bakanın “ekonomik gelişmelerini takip ediyoruz. Yabancı sermayede büyük sıçrama yaptınız. Bundan sonra bu devam edecek mi, tedbir alıyor musunuz” diye sorduğunu anlattı.
Kendisinin de İsveçli bakana “evet tedbir alıyoruz” diyerek yeni ticaret kanunundan bahsettiğini belirten Unakıtan, şöyle konuştu: “Biz bu düzenlemeyle, artık ileri ülkeler ile aynı dili konuşuyoruz. Burada çağdaş bütün hükümler var. Yabancı sermaye geldiği zaman kendi memleketinde, ülkesinde ne varsa burada o olacak. Bizim hedefimiz AB’ye tam üye olmak ve oradaki kriterleri Türkiye’ye taşımak. Bu reform yapıldığında da yabancı sermaye bakacak, Türkiye aynı Avrupa gibi. Bizde de azınlık hakları korunuyor şeffaflık var. İşte bu kanun onun alt yapısını sağlayacak.”
DİNLEDİĞİN ZAMAN İNSANIN AĞZI AÇIK KALIYOR
Maliye Bakanı Unakıtan konuşmasında, dünyada en büyük yabancı sermaye alan ülkenin Çin olduğuna dikkati çekerken, “komünist Çin ama adı komünist. Bizim komünistler Çin’e gitse de biraz kafayı değiştirse. En çok özelleştirmenin yapıldığı ülke Çin. Gidenlere bir sorsalar en azından. Dinlediğin zaman insanın ağzı açık kalıyor” dedi.
Geçtiğimiz günlerde İsviçre ile Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşması imzaladıklarını da hatırlatan Unakıtan, imza sonrasında yabancı yatırımcıların kendisine çeşitli değerlendirmelerde bulunduklarını da ifade etti. Bu değerlendirmeler sırasında yatırımcıların; en çok Çin’e yatırım yaptıklarını, bunu Hindistan’ın takip ettiğini söylediklerini kaydeden Unakıtan, “üçüncü olarak Türkiye’ye yatırım yapacağız” dediler. ‘Maliye Bakanı bize kızdı, bize köşe kadısı dedi’, diyorlar. Derim tabii, siz ekonomiye politik bakıyorsunuz. Nasıl karalayalım? Lütfen özgürce bu işi ele alın, değerlendirmesini ona göre yapın” şeklinde konuştu.
KÖYLÜYÜ KÖYDE BIRAKTIRAMAZSIN ARKADAŞ
Tarım sektöründeki nüfusun çok daha azalacağını anlatan Unakıtan, şunları söyledi: “Köylü köyde kalsın’. Köylüyü köyde bıraktıramazsın arkadaş hiç uğraşma. Suyu tersine akıtamazsın. Türkiye’de tarım sektörünün nüfusu düşecek. Yüzde 38’lerde ise yüzde 25’lere düştü. Buna karşılık finans ve hizmet sektöründekiler gittikçe artacak. Biz bir kısım çekişmelerle o kadar vakit kaybediyoruz ki, milleti de meşgul ediyoruz. Oysa bunlar yerine böyle reformlarla uğraşsak çok daha iyi olacak.”
(29/05/2008)
Şahenk: Kapsamlı bir program açıklanmalı
TÜSİAD Başkan Yardımcısı Şahenk, uluslararası finans çevrelerinin de desteklediği kapsamlı bir ekonomik programın açıklanıp uygulanmasının küresel çalkantılara karşı büyük önem taşıdığını söyledi.
İSTANBUL - TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ferit Şahenk, bankacılık sektörünün olumsuz gelişmeler karşısında geçmişe kıyasla çok daha güçlü konuma geldiğini belirterek, “Kur riski son derece düşük seviyelere geriledi, kredi riski ise giderek arttı. Bu, sektör açısından iyi yönetilmesi gereken bir konu” dedi.
TÜSİAD’ın İstanbul’da düzenlediği Yurtdışı Gelişmeler Işığında Türk Bankacılık Sektörü konferansında konuşan Şahenk, uzun vadeli yabancı sermayeyi çekebilecek yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik reformların ve özelleştirme faaliyetlerinin aksatılmadan devam etmesi gerektiğini kaydetti.
Şahenk şöyle konuştu: “Global belirsizliklerin arttığı, yatırım ve talebin hız kestiği dönemde hükümetin başarıyla yürüttüğü ekonomik dönüşüm programının aynı kararlılıkla devam ettirilmesi önemlidir. Küresel ekonomik yavaşlamanın giderek yoğunlaşabileceği dikkate alınarak, para ve maliye politikalarının temkinli bir şekilde kullanılması önemlidir.”
“Global piyasalardaki dalgalanmalar karşısında alınacak en önemli önlem sağlam çıpalara sahip çıkmaktır” diyen Şahenk, tercihen uluslararası finans çevrelerince de desteklenen kapsamlı bir ekonomik programın açıklanması ve uygulanması, AB sürecine ilişkin reformların kararlılıkla sürdürülmesi ve dezenflasyon sürecinin, disiplinli maliye politikaları ile desteklenmesinin, büyük önem arz ettiğini söyledi.
BDDK: KARLILIK SORUNU YAŞANABİLİR
Konferansta konuşan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Mart sonu itibarıyla 3.7 milyar YTL kar eden bankacılık sektöründe, kredi riskinden dolayı önümüzdeki dönemde karlılıkta problem yaşanabileceğini ve karlılık artışının aynı hızla devam etmeyebileceğini söyledi. BDDK Başkanı Bilgin, “Hızlı ve kontrolsüz büyüyen bankaların kredilerinin takip oranının artması muhtemeldir” dedi.
Bankacılık sektöründe en büyük sıkıntının kısa vadeli kaynaklarla çalışılması olduğunu kaydeden Bilgin, bu sene bankaların 10.4 milyar dolarlık bir sendikasyon kredisi geri ödemesi bulunduğunu ve bunda bir sıkıntı yaşanmayacağını, ancak bu ödemelerin bir miktar maliyet artışıyla karşılanacağını ifade etti.
Finansal piyasalarda en kötü dönemin geride kalmış olabileceğini belirten Bilgin, reel sektörün ne ölçüde etkilendiğinin önemli olduğunu vurguladı.
KESKİN: BANKACILIK SİSTEMİ SAĞLAM
Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin ise, 2002’ye göre daha olumsuz global ve yerel koşulların olduğu 2007 arasındaki değişimlerin önümüzdeki dönemde bankacılık sisteminin performansını belirleyeceğini, ancak geçmişe göre daha güçlü ve sağlam bir bankacılık sistemi olmasının olumlu olduğunu söyledi.
(28/05/2008)
Erdoğan: Dava küresel sermayeyi ürküttü
Başbakan Erdoğan, partisine yönelik açılan kapatma davasının küresel sermayeyi ürküttüğünü söyledi. Erdoğan, “Bu dava bir an önce neticelensin istiyoruz. Ne olacaksa olsun, herkes adımını ona göre atsın” dedi.
İSTANBUL - Lübnan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kapatma davasının ekonomiye zarar verdiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin zarar görmesini, ekonomik sıkıntı yaşanmasını istemediklerini vurguladı.
Ekonomideki gelişmelerin bıçak sırtında devam ettiğini kaydeden Erdoğan, “Bu yıl 25 milyar dolar küresel sermaye gelebilirdi. Ama şimdi dil döküyoruz. Devlette devamlılık esastır diye ikna etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
Başbakan, Türkiye’den kaçan yabancı sermayenin Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ne gittiğini belirtti.
İsrail-Suriye arasında başlatılan görüşmelerde Türkiye’nin rolüne de dikkat çeken Erdoğan, “Dünya medyasında 300 haber ve yoruma konu oldu. Bu olayı bizim basın neredeyse görmedi” diye yakındı.
(26/05/2008)
Dış ticarette yeni rota Güney Amerika
Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar, Türkiye ile Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalanmasına yönelik müzakerelere bu yıl içinde başlanmasının hedeflendiği belirtti.
ANKARA - Türkiye, Latin Amerika ülkeleriyle dış ticaretin geliştirilmesi stratejisi kapsamında ilk olarak Şili ile başlayan STA müzakerelerini, karşılık yarar çerçevesinde MERCOSUR ile sürdürmeyi planlanıyor.
MERCOSUR ve Şili ile STA müzakere süreci konusunda Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kayalar, 3 Ağustos 2007’de Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla MERCOSUR ile müzakerelerin başlatılması yönünde girişimde bulunulduğunu anımsatarak, şunları söyledi: “Söz konusu girişimimizi müteakip, Türkiye ile MERCOSUR arasında bir STA imzalanmasına yönelik istikşafi keşif amaçlı görüşmeler, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te 22 Nisan 2008 tarihinde gerçekleştirildi.
Taraflar, bir STA yapılmasına yönelik olarak çalışmaları sürdürme ve 2008 yılı içinde STA müzakerelerine başlama yönündeki niyetlerini belirttiler. Konuya ilişkin STA müzakerelerine temel teşkil etmek üzere bir çerçeve anlaşmanın, 2008 yılı Haziran sonunda üye ülkelerin ticaretten sorumlu bakanlarının katılımıyla Arjantin’de düzenlenecek MERCOSUR Zirvesi’nde imzalanması öngörülüyor.
Çerçeve anlaşmanın imzalanmasını müteakiben ülkemiz ile MERCOSUR arasında STA müzakerelerine 2008 yılı içinde başlanılması hedefleniyor.”
Türkiye ve Şili arasında STA için birinci tur müzakerelerin 26-27 Mart 2008’de Santiago’da gerçekleştirildiğini ifade eden Kayalar, ikinci tur müzakerelerin ise 9-11 Temmuz 2008 tarihleri arasında Ankara’da yapılacağını bildirdi.
Kayalar, Türkiye-Şili STA müzakerelerinin 2008 sonuna kadar tamamlanarak anlaşmanın imzalanmasının öngörüldüğünü belirterek, “Bununla birlikte, müzakerelerin doğası gereği anlaşmanın imzalanma tarihinin kesin olarak belirlenmesi mümkün bulunmamaktadır” dedi.
Şili ve MERCOSUR ile STA imzalanmasına yönelik başlatılan müzakerelerin Avrupa Birliği’nin (AB) Ortak Ticaret Politikası’na uyum yükümlülüğü çerçevesinde yürütüldüğünü vurgulayan Kayalar, şunları söyledi: “AB-Şili Ortaklık Anlaşması 1 Şubat 2003’te yürürlüğe girdi. AB-MERCOSUR STA müzakereleri ise halen devam ediyor. Ülkemizin 1996’da yürürlüğe giren Türkiye-AB Gümrük Birliği çerçevesinde, AB’nin Ortak Ticaret Politikası’na uyum yükümlülüğü bulunmuyor. Bu kapsamda ülkemiz, AB’nin tercihli ticaret anlaşması akdettiği ülkelerle karşılıklı yarar esasına dayalı benzer anlaşmalar yapıyor.”
Kayalar, Türkiye’nin söz konusu ülke ve ülke grupları ile ticaret hacminin tarafların ekonomik potansiyellerini yansıtmadığını, bu çerçevede, yapılacak bir STA ile tarafların ikili ticaret hacimlerini arttırmayı ve ürün kompozisyonunu çeşitlendirmeyi hedeflediklerini bildirdi.
TİCARET HACMİ DÜŞÜK DÜZEYDE
DTM verilerine göre, Türkiye’nin Şili’ye ihracatı 2006 yılında 35 milyon dolar, 2007 yılında 42 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu ülkeden ithalatı ise aynı yılar itibariyle sırasıyla 442 milyon dolar ve 528 milyon dolar oldu.
Türkiye’nin MERCOSUR ülkelerine ihracatı da 2006’da 171 milyon dolar, 2007’de 304 milyon dolar düzeyinde olurken, ithalatı 2006’da 1.263 milyar dolar, 2007’de 1.629 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Brezilya, Arjantin Uruguay ve Paraguay’ın 1991 yılında kurduğu MERCOSUR, AB ve NAFTA’dan sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomik entegrasyonu olarak adlandırılıyor. Pazara 2006 yılında da Venezüella katıldı. Bölge ülkelerinde Şili, Bolivya, Peru, Kolombiya, Ekvator ve Meksika ise serbest ticaret anlaşması imzalayarak pazara ortak üye oldular.
MERCOSUR üye ülkeler arasında ekonomik kalkınmayı hızlandırmayı, bölge içi tarifelerin kaldırılmasını ve ticaretin serbestleştirilmesini amaçlıyor. Türkiye, bugüne kadar toplam 22 ayrı STA imzalamış bulunuyor.
|
|
Cam İşçileri Grevde Kararlı
Şişecam şirketlerinde 3 Haziran’da grev uygulama kararı alan Kristal-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Engin Yılmaz, grev kararına rağmen işveren tarafından görüşme talebi dahi gelmediğini, ancak cam işçilerinin greve hazır olduklarını söyledi.
İSTANBUL - Reuters’ın sorularını yanıtlayan Yılmaz, iki taraf arasında görüşmenin 5 Mayıs’ta yapıldığını, 9 Mayıs tarihindeki grev kararı ve dün işveren tarafına bildirilen grevi 3 Haziran tarihinde uygulama kararına rağmen işveren tarafından toplu sözleşmeyi bitirme yönünde bir çaba göremediklerini vurguladı.
Analistler, uzlaşma sağlanacağını ve Şişecam ile iştirakleri Trakya Cam ve Anadolu Cam fabrikalarını kapsayan grev kararının uygulanmayacağını tahmin etmekle birlikte, fabrikalarda kesintisiz çalışması gereken fırınların grev nedeniyle durmasının şirketleri olumsuz etkileyeceğini belirtiyorlar.
Yılmaz, “Greve her zaman hazırız; bununla ilgili en ufak bir sıkıntımız olmaz. Daha önce yaşadığımız için cam işçisinin mücadeleci bir yapısı vardır. Greve de çıkarız” dedi.
Yılmaz, 2008 ve 2009 takvim yıllarını kapsayan iki yıllık toplu sözleşme döneminde ilk yıl için işverenin ortalama yüzde 7 artış teklif ettiğini kendilerinin 5,000 işçi için istediği seyyanen zammın işverene toplam maliyetinin ise yüzde 23 artış oluşturduğunu, ikinci yıl içinse enflasyon oranında artış istediklerini söyledi.
İdari maddelerdeki anlaşmazlıkların da kendileri için ücretler kadar önemli olduğunu belirten Yılmaz, işyeri kapatmaya veya işçi azaltmalarda çalışanların başka işyerlerine nakledilmekte olduğunu ancak kendilerinin bu uygulamanın sözleşmeye dahil edilmesini istediklerini söyledi.
Yılmaz sosyal haklarda, paket halinde işçi sendikasının yüzde 25 artış talebine karşılık işverenin yüzde 10-12 artış önerdiğini belirtti.
GÖRÜŞME TALEBİ GELMEDİ
İşverenden Pazartesi ya da Salı günü için görüşme talebi beklediklerini ancak gelmediğini belirten Yılmaz şunları söyledi: “İşveren geçen dönem toplu sözleşmenin bitmesi yönünde bir çaba gösteriyordu; bu sefer de bitmemesi yönünde bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Hükümete o anlamda güvenmiyoruz, grevi erteleyebilirler; bunu 2001 ve 2003 grevlerinde yaşadık. Bekliyoruz çağırırlarsa gider görüşürüz. ‘Mutlaka bu olacak’ diye bir şartımız yok ama talebimiz var. Gelebilecek makul seviyelerde bir teklif üzerinde, yarın da olur, oturup konuşulur anlaşılır.”
Trakya Cam, bugün İMKB’ye yaptığı açıklamaya göre, Türkiye Cam, Çimento ve Toprak Sanayi İşverenleri Sendikası ile Kristal-İş Sendikası arasında yürütülen görüşmeler çerçevesinde alınan grev kararının Trakya Cam’ın; Trakya Fabrikası, Trakya Otocam Fabrikası, Mersin Tarsus Fabrikası, Cam İşleme ve Kaplamalı Camlar Fabrikası işyerlerini de kapsıyor.
DB’den 600 milyon dolarlık krediye onay
Dünya Bankası, Türkiye’ye, ihracat firmalarına finans desteği amaçlı 600 milyon dolarlık İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi’ni onayladı
ANKARA - Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, kredinin, ihracatçı firmaların uluslararası alanda rekabet gücünü artırmalarına katkı sağlayacağı belirtildi. Kredi, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve Eximbank’a, devlet garantisiyle kullandırılacak. İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi (EFIL 4), 1999’dan beri yaklaşık 500 Türk firmasının desteklenmesinde kullanılan EFIL 1-3 projelerini izledi.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, Türk firmalarının ve bankalarının performanslarının artmakta olduğunu belirterek, ihracatta da gelişme sağlanması potansiyelinin bulunduğunu kaydetti.
Zachau, EFIL 4 projesi ile finanse edilecek Türk firmalarına, uluslararası alanda daha büyük bir rekabet gücü elde etmelerine, üretimin ve ihracatın artmasına yardım edilmiş olacağını kaydetti
Açlık sınırı 720 YTL’ye çıktı
Türk-İş’in araştırmasına göre, bu ay 4 kişilik ailenin açlık sınırı 720, yoksulluk sınırı ise 2 bin 346 YTL’ye yükseldi.
ANKARA - Türk-İş’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, bir önceki ay 717 YTL 7 YKr olan 4 kişilik ailenin açlık sınırı, Mayıs ayında 720 YTL 32 YKr olarak hesaplandı. Ankara’da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 0.45 arttı.
Türk-İş’in araştırmasına göre, 4 kişilik ailenin gıda harcamalarının yanı sıra kira, ulaşım, giyim, eğitim, kültür gibi temel ihtiyaçları için harcaması gereken asgari tutarı gösteren yoksulluk sınırında da artış görüldü. Geçen ay 2 bin 335 YTL 73 YKr olan yoksulluk sınırı, Mayıs 2008’de 2 bin 346 YTL 31 YKr’ye çıktı. Araştırmada, gıda harcaması tutarındaki artışın son 12 ay itibariyle yüzde 15, ortalama yıllık artışın ise 11,91 düzeyinde gerçekleştiği kaydedildi.
Türk-İş’ten araştırma sonucuyla ilgili şu değerlendirme yapıldı: “Gıda fiyatlarındaki değişkenlik mutfak harcaması hesaplarına yansıdı. Geçtiğimiz aylarda hızla yükselen bakliyat ürünleri fiyatında bu ay gerileme dikkati çekerken, et ve tavuk fiyatları arttı.
Gıda harcaması tutarı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 94 YTL arttı. Gıda ile birlikte kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve benzeri diğer zorunlu harcamaları için aile bütçesinden önceki yılın aynı ayına göre 306 YTL tutarında ek harcama yapma gereği ortaya çıktı.
Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde olmadığı açıktır. Aileler, düşük düzeydeki geliriyle beslenme ve beslenme dışı harcamalarını karşılayabilmek için çeşitli malların fiyatlarını da dikkate alarak, tüketim malları arasında tercihte bulunmak zorunda kalmaktadır. Çoğu zaman fiyatı yüksek olan gıda maddeleri yerine fiyatı düşük olan gıda maddelerini seçmektedirler. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt ve benzerleri) bir kısmını beslenme harcamasından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenmesine yol açmaktadır.”
(23/05/2008)
Kart faizine yeni düzenleme hazırlığı
Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, kredi kartı faiz oranlarının tespitine ilişkin kanun teklifi hazırladı. Teklife göre, kredi kartı borcunun ödenemeyen kısmına aylık akdi faiz uygulanacak.
ANKARA - AK Parti Ankara Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, kredi kartı faiz oranlarının tespitine ilişkin kanun teklifi hazırladı. İyimaya, TBMM Başkanlığına sunduğu, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifine göre, kredi kartının dönem borcunun sadece bir kısmının ödenmesi halinde kalan hesap bakiyesi üzerinden faiz hesaplanacak. Asgari tutar ve üzerinde ödeme yapılmış olması halinde kalan hesap bakiyesine akdi faiz uygulanacak. Asgari tutar altında ödenmesi halinde, eksik ödenen kısma gecikme faizi, kalan hesap bakiyesine ise akdi faiz uygulanacak. Gecikme hali de dahil olmak üzere, kart uygulamasından doğan borçlarda bileşik faiz uygulanmayacak.
Azami akdi faiz oranı, Merkez Bankası tarafından açıklanan bir aylık ağırlıklı ortalama mevduat faiz oranının 2 katını geçemeyecek.
Teklifin gerekçesinde, bireysel ihtiyaç kredileri için aylık faiz oranının ortalama yüzde 1.78, buna rağmen bankaların kredi kartı faiz oranlarının aylık yüzde 4.93 olduğu belirtilerek, Merkez Bankası tarafından azami faiz oranının saptanması karşısında rekabetin gereği gibi işlemediği savunuldu.
Bankaların mevduat toplamaları için müşterilerine ödedikleri ortalama faizlerin aylık hesaplandığı belirtilen gerekçede, Merkez Bankası tarafından Ocak ayı faiz oranının yüzde 1.3525 olarak açıklandığını, bu tür bir oranın 2 katının (yüzde 2.7) kredi kartı faizi aylık faizi olarak uygulanmasının uygun gözüktüğü kaydedildi.
İletişimde vergi indirimi internetten başlayacak
Hükümet, 2009’dan itibaren iletişim vergilerinde kademeli indirime hazırlanıyor. Öncelik, kullanımın yaygınlaştırılması amacıyla internet vergilerinde olacak.
İSTANBUL - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Marmara depreminin ardından geçici olarak koyulan ancak hala devam eden iletişim vergileriyle ilgili yeni düzenleme hazırlıklarını anlattı.
CNBC-e’nin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Türkiye’nin en yüksek iletişim vergisi alınan ülkelerden biri olduğunu belirterek, bütçe olanakları çerçevesinde kademeli indirim için hazırlık yaptıklarını söyledi.
İndirimin 2009’da başlamasını hedeflediklerini kaydeden Yıldırım, “Bu vergileri internet başta olmak üzere, kademeli olarak indirmek için bakanlığımız Maliye Bakanlığı ile görüşmeleri sürdürüyor” dedi.
İstanbul’daki iki havaalanının, artan hava trafiği nedeniyle ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığını belirten Yıldırım, yeni bir havalimanı için hazırlıklara başlandığını da söyledi. Yıldırım, şehir merkezine bağlantısı kolay ve uçuş güvenliğine uygun yer arandığını kaydetti.
Yıldırım, mevcut 3 mobil telefon operatörünün altyapı çalışmalarını yurdun her yanında tamamlamalarından sonra üçüncü nesil (3G) lisanslarının verileceğini ifade etti.
(15/05/2008)
Deli Dumrul vergilerinde geri adım
Hükümet Belediye Gelirleri Tasarısı’nda geri adım attı. Vatandaşa katılım payı ve harç adı altında yeni yükler getiren düzenlemeler tasarıdan çıkarılıyor.
ANKARA - Vatandaşlara katılım payı ve harç adıyla yeni yükümlülükler getiren İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Yasa Tasarısı’nın görüşmelerinde sürpriz bir gelişme yaşandı. Plan Bütçe Komisyonu’nda konuşan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, tasarının alt komisyona sevk edilerek daraltılmasını istedi.
Beşir Atalay, tasarıya ilişkin yeni çalışmada, yerel yönetimlerin, belediyelerin ve il özel idarelerinin sadece genel bütçeden alacakları payın artırılması kısmını ön plana almak istediklerini ve değişikliği o şekilde yapacaklarını belirtti.
Atalay, şöyle konuştu: “Mevcut tasarıda yer alan, belediyelerin ve il özel idarelerinin öz gelirlerini artırıcı düzenlemelerin, tasarıdan çıkarılmasını talep ediyoruz, yeni çalışmamız bu yönde. Hükümet olarak vatandaşa yük getirecek veya belediyelerin öz gelirlerini yükseltici bütün düzenlemelerin alt komisyonda geri çekilmesini ve yerel yönetimlerin sadece genel bütçeden alacağı payların artırıldığı düzenlemelerin yer almasını isteyeceğiz.
Bu düzenlemeler 12-13 maddeyi kapsamaktadır. Komisyonun bu konuda bize destek vermesini talep ediyoruz. Bunun hızla Genel Kurul’a sunularak çıkarılmasını arzu ediyoruz.
Yeni düzenlemeyle, genel bütçeden mahalli idarelere aktarılan kaynak miktarı, yıllık yaklaşık 13 milyar YTL’den 17 milyar YTL’ye çıkarılmaktadır. Yani genel bütçeden yerel yönetimlere aktarılacak tutar 4 milyar YTL artırılıyor.”
Tasarıda yerel yönetimlerin genel bütçede vergi gelirlerinden alacakları pay yüzde 30’a çıkarılacak. Alt komisyonda yapılacak değişiklikle belediyelerin öz gelirlerini artırmak amacıyla planlanan emlak vergisi, işgal vergisi gibi düzenlemeler tasarıdan çıkarılacak.
TASARIDA HANGİ VERGİLER VARDI?
Belediye Gelirleri Yasa Tasarısı vatandaşa getireceği yükler nedeniyle tartışma yaratmıştı. Tasarıda, il özel idareleri ve belediyeler için emlak vergisi, ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, elektrik ve gaz tüketim vergisi, konaklama vergisi, çevre temizlik vergisi olmak üzere 6 vergi öngörülüyordu.
Tasarıyla belediyelere, konserden sinemaya, kafeden otellere kadar bütün eğlence yerlerinden ve tatil beldelerinden vergi toplama yetkisi veriliyordu.
Tasarıyla aracını sokağa park edenlerden saatlik 2, günlük 7 YTL harç ücreti kesilmesi planlanıyordu.
Binaların üzerinde belli bir süre için yapılan ilan ve reklamların her metrekaresinden haftalık 10 YTL vergi alınması öngörülüyordu.
(14/05/2008)
TÜSİAD: Türkiye rekabette yerinde saydı
Dünya Rekabet Yıllığı’na göre, Türkiye 55 ülke arasında 48. sırada yer aldı. Sıralamada Brezilya ve Polonya Türkiye’yi geride bıraktı.
İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından açıklanan Dünya Rekabet Yıllığı’nda Türkiye, ekonomisinin rekabet gücü bakımından, geçen yıl olduğu gibi 55 ülke arasında 48. sırada yer aldı.
TÜSİAD’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, global rekabet gücü sıralamasında Türkiye, Hırvatistan, Meksika, Arjantin ve Güney Afrika’yı geride bıraktı. Buna karşılık, bir önceki sene Türkiye’nin gerisinde kalan Brezilya ve Polonya 2008 yılında sırasıyla 43. ve 44. sıraya yükselerek Türkiye’nin önüne geçti.
Rekabet sıralamasında bir önceki yıla göre ilerleme kaydedememiş olmasına rağmen, Türkiye ekonomisi, kamu verimliliği kategorisinde 5 basamak ilerleyerek 44. sıraya ve altyapı verimliliğinde 3 basamak tırmanarak 42. sıraya yükseldi. Ekonomik performans ve özel sektör verimliliği alanlarında ise geçen yıla göre ilerleme kaydedemeyen Türkiye, bu kategorilerde yine 53. ve 37. sırada yer aldı.
Açıklamada, “Demografik yapıyı oluşturan faktörler, uluslararası karşılaştırmalarda Türkiye ekonomisine üstünlük sağlasa da, işgücünün nüfusa oranı ve toplam işgücü içinde kadın oranının düşük olması, ülkenin rekabet gücünü törpülemeye devam etmektedir. Yüksek faiz oranları, yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki oranının düşük olması ve tüketici enflasyonunun yüksekliği de, Türkiye’nin puanını aşağıya çeken diğer başlıca faktörlerdir” denildi.
IMD (International Institute for Management Development) tarafından her yıl açıklanan Dünya Rekabet Yıllığı (World Competitiveness Yearbook) ülkelerin rekabet gücü performansını 323 kriter bazında ayrıntılı olarak inceliyor. Raporun Türkiye bölümü, IMD’nin ülke ortağı olan TÜSİAD tarafından hazırlanıyor.
(01/05/2008)
"Endeks 35 bini görmeden kimseye yatırım önermiyorum"
Ata Yatırım Baş Ekonomisti Dr. Nurhan Toğuç, AKP’nin kapatılması davasının Anayasa Mahkemesi’nce kabul edilmesiyle ortaya çıkan sürecin uzun ve zor olacağını belirterek, bu sürecin AB çerçevesinde yürütülmekte olan reformların hızını keseceğini ve ekonomik cephede de Merkez Bankası’nın faiz indirim kararlarını etkileyeceğini savundu.
Toğuç, yaşanacak sürecin en olumsuz etkisinin büyüme üzerinde görüleceğine dikkat çekerek, belirsizlik ortamında yatırıma ayrılan kaynakların daralacağını, cari açığın finanse edilmesinde ciddi sorunlar yaşanacağını söyledi.
Ata Yatırım Baş Ekonomisti Dr. Nurhan Toğuç, AKP’nin kapatılma davasının Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle birlikte yaşanacak süreci ANKA’ya değerlendirdi. Toğuç, piyasalar ve ekonomi için olumsuz bir sürecin içine girildiğine işaret etti. Toğuç, AB üyeliğinin siyasi cephedeki gelişmeler nedeniyle iyice bilinmez bir noktaya geleceğini ve reform sürecinin aksayacağını belirterek “AKP üzerinde bu kadar problem varken, yabancıların özelleştirmelerle eskisi gibi ilgilenmesini kimse beklememeli” dedi.
Toğuç, kurdaki hareketin bir süre daha devam edeceğinin kaydederken, buna rağmen önceden görülen yükselişlerde olduğu gibi sert hareketlerin görülmeyeceğinin altını çizdi. Toğuç, “Çünkü dışarıda artık eskisi gibi güçlü dolar, güçlü Euro’ya dayalı kuvvetli ekonomiler de yok. Dolayısıyla orada çok keskin hareketler, geçtiğimiz yıllarda görülen seviyeler beklemiyoruz. Hazine Bonosu getirileri yabancılar için hala çok cazip. Dolayısıyla burada da çok önemli bir yükseliş beklemiyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“35 BİN SEVİYELERİNE GELMEDEN KİMSE BORSAYA GİRMESİN”
Toğuç, borsadaki düzeltme hareketlerinin devam edeceğini belirterek, “Borsa endeksinin 58 binli rakamları gördüğümüz zamanlardan bu yana problemin kaynağı ABD olmasına rağmen, endekste çok ciddi düşüşler yaşandı. Bu rakamlar henüz dip seviyeler değil. Bunların da altını göreceğiz. 35 binli seviyelere gelinmeden kimsenin borsaya girmesini önermiyorum” dedi. Toğuç, fiyat/kazanç oranının 7 seviyelerinde olduğunu belirterek, 6 seviyeleri görülmeden yatırımcılara kısa, orta ve uzun vadeli alımlar önermediğini söyledi.
AKP'nin kapatılma davası İtalyan basınında
Anayasa Mahkemesinin AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin iddianameyi kabulü, İtalyan basında da geniş yer buldu.
Basının haberlerinde, iddianamenin kabulüyle başlayan sürecin Türkiye'yi, "sonucu şimdiden öngörülemeyecek bir kriz ve istikrarsızlığa" sürükleyebileceği ileri sürüldü.
La Stampa gazetesi, Anayasa Mahkemesinin kararını, "Yargıçlara göre (Başbakan Recep Tayyip) Erdoğan'ın partisinin yasaklanması kabul edilebilir" başlığıyla duyururken, "Yargıtay, AK Parti'nin hedefinin İslam şeriatını tesis etme olduğu iddiasında. Türkiye, sonu öngörülemeyen bir anayasal krize sürüklenme riskiyle karşı karşıya bulunuyor" ifadelerine yer verdi.
İtalya'nın en önemli ekonomi gazetesi Il Sole 24 Ore, "Yargı Erdoğan ve (Cumhurbaşkanı Abdullah) Gül'e karşı" başlığı altında, Türkiye'de istikrarın "risk altında" olduğu değerlendirmesine yer verdi.
Il Manifesto gazetesi, "Yüksek yargı Erdoğan'ın partisinin kapatılmasının 'kabul edilebilir' bulduğunu söyledi" başlığını kullanırken, Il Giornale gazetesi, "Erdoğan'ın partisi yargılanabilir" başlığı altında, "Anayasa Mahkemesinden çıkan evet kararı, AK Parti'nin laikliğe karşı olduğu gerekçesiyle yasa dışı ilan edilmesine de kapı açtı. Türkiye siyasi kaosa sürüklenme riskiyle karşı karşıya bulunuyor" görüşünü savundu.
İspanya'da yeni meclis göreve başladı
İspanya'da 9 martta yapılan seçimlerle kurulan 350 sandalyeli yeni meclis bugün göreve başladı.
Demokrasiye geçişten sonra 9 yasama döneminin bugün yapıldığı mecliste başkan olarak, seçimleri kazanan Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) adayı, eski Savunma Bakanı Jose Bono seçildi. İlk kez meclis başkanının seçimi ikinci tura kaldı.
Bu arada seçimlerden galip çıkmasına rağmen 169 milletvekili ile mutlak çoğunluğu elde edemeyen PSOE, tek başına iktidarda kalsa da dışarıdan destek alacak.
8 nisana kadar hükümeti kuracak olan PSOE, meclisteki 3. büyük parti olan Katalonya'da faaliyet gösteren 10 milletvekiline sahip Yönelim ve Birlik Koalisyonu (CİU) veya 4. büyük parti olan Bask bölgesinde faaliyet gösteren 6 milletvekili bulunan Bask Milliyetçi Partisi'nin (PNV) desteğini almak için müzakere ediyor.
CİU'nun tek başına desteği PSOE için yeterli olurken, destek vermesi için PNV ile yapılacak olası bir anlaşmaya 2 milletvekili olan Galisya Milliyetçi Bloku'nun da (BNG) girmesi öngörülüyor.
Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun 8 nisanda açıklaması öngörülen 16 bakandan en azından 6'sının geçmiş hükümetteki bakanlar olacağı belirtildi. Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Maria Teresa Fernandez de la Vega, Ekonomi Bakanı Pedro Solbes ve İçişleri Bakanı Alfredo Perez Rubalcaba'nın görevlerine devam edeceği ifade edildi.
Normal şartlarda gelecek 4 yıl ülkeyi yönetecek olan Zapatero'nun önceliğinin ekonomik sorunlar olması bekleniyor. Ekonomi Bakanı Pedro Solbes, seçim vaadi olan gelir vergisi mükelleflerine 400 Avro geri ödeme yapılması kararının ilk Bakanlar Kurulu'nda çıkacağını söyledi. 154 milletvekili ile ana muhalefette yer alan sağ görüşlü Halk Partisi ise şimdiden sert muhalefet yapacağının sinyallerini verdi.
Öte yandan Senato'da yapılan seçimlerde de sosyalist Javier Rojo ilk yapılan oylamada, ikinci kez Senato Başkanı seçildi.
İç talep büyüyor ama ekonomi büyümüyor
Ercan KUMCU
EKONOMİK büyüme verileri şaşırttı. Gayri safi yurtiçi hasıla (gsyh) büyümesi 2007 yılının son üç ayında (ekim-aralık dönemi) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.4, yılın toplamında ise yüzde 4.5 oldu.
Dış ticaret verileri ve sanayi üretimi endeksi gibi daha sık yayınlanan verilere bakarak milli gelir büyümesinin yılın son çeyreğinde yüzde 5’in üzerinde, yılın tümünde de yüzde 5 civarında olacağı tahmin ediliyordu. Tahmindeki yanılmanın iki önemli nedeni var. Birincisi, yurtiçi üretimde yaratılan katma değerin giderek düşmekte olduğu, ikincisi ise, toplam iç talep büyümesinin yurtiçi üretime etkisinin giderek azalmakta olduğu gerçeği yapılan tahminlerde göz ardı edildi.
İTHALATA DAYALI BÜYÜMEME MODELİ
Türkiye ekonomisinde iç talep büyümesi 2007 yılının ikinci üç ayından (nisan-haziran dönemi) sonra hızlandı. İkinci üç ayda toplam iç talep büyümesi yüzde 3.2’ye kadar düşmüşken, üçüncü üç ayda (temmuz-eylül dönemi) yüzde 5.9, son üç yada ise yüzde 7.1 oldu. Yani, iç talep açısından yılın ikinci yarısında ekonomide gaza basıldı.
Toplam iç talep hızlanarak büyürken, net dış talebin yurtiçi üretime etkisi negatif oldu. Sonuçta, iç talep artışı hızlanarak devam ettiği halde, toplam gsyh büyümesi yılın ikinci yarısında yüzde 4’ün altında kaldı. Grafikten de görüldüğü gibi, Türkiye ekonomisi 2007 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3.97, üçüncü çeyreğinde yüzde 3.35, dördüncü çeyreğinde, yüzde 3.44 büyüdü.
"İhracata dayalı büyüme" modeli iç talebi fazla büyütmeden dış talep yoluyla yüksek büyümeyi sağlamayı ifade eder. Bu şekilde, iç talep büyümesi makul düzeylerde tutulurken, fiyat istikrarı gibi iç talep büyümesinin olumsuz etkileyebileceği gelişmelerin önüne geçilir ve ihracat artışı (dış talep büyümesi) yoluyla yüksek ekonomik büyüme gerçekleştirilir.
Türkiye’de tam tersi oluyor. İç talep büyüyor. Ekonomi çok daha yavaş büyüyor. İç talep büyümesi ithalatı büyüterek yurtiçindeki üretime çok fazla bir etki yapmıyor. Biraz abartarak buna "ithalata dayalı büyümeme" modeli diyebiliriz.
2007 yılının tümünde ortalama ekonomik büyüme yüzde 4.5 olurken, iç talep büyümesi yüzde 5.7 oldu. Yılın tümünde de, net dış talebin ekonomik büyümeye katkısı negatif oldu. Zaten, 2002 yılından bu yana yıllık bazda net dış talebin ekonomik büyümeye katkısı hiç olumlu olmadı.
GÖRÜNÜM BOZULUYOR
Milli gelir istatistikleri 2008 yılı ve sonrasına yönelik ekonomik büyüme ve bunun sonuçları konusunda kaygıları artırıyor. Ekonomik büyümeden fedakarlık yapmamak için iç talep artışını özendiren ekonomi politikaları hem dış açıkları artıran hem de enflasyonla mücadeleyi zorlaştıran bir yaklaşım olur. Buna karşılık, dış açıkların büyümesini kontrol altına almaya çalışan ve enflasyonu gözeten bir yaklaşım ise şimdikinden de düşük ekonomik büyümeye razı olmak anlamına gelir.
Türkiye son altı yıldır "başarı hikayesi" diye anlattığı sürecin sonuna gelmiş gibi görünüyor. Yurtiçinde ve yurtdışında yaşanan dışsal etkenler ise bu görünümü daha da bozuyor.
Kadıköy’de 515 milyon Euro’luk gece
Ceyhun KUBURLU
2 milyar 148 milyon değere sahip 8 takımın Şampiyonlar Ligi heyecanı yeniden başlıyor.
Çeyrek finale kalan 8 takım arasında yer alan Fenerbahçe 92 milyon 500 bin Euro değere sahip. Rakibi Chelsea ise 422 milyon 500 bin Euro’luk değeri ile en pahalı takım. Yarın akşam Kadıköy’de karşılaşacak olan iki takımın toplam değeri ise 515 milyon Euro’yu buluyor.
ŞAMPİYONLAR Ligi’nde çeyrek finale kalan 8 takımın futbolcularının değeri 2 milyar 148 milyon Euro olarak hesaplanıyor. Fenerbahçe’nin (FB) çeyrek finaldeki rakibi Chelsea ligin en pahalı takımı olurken, Fenerbahçe 92 milyon 500 bin Euro’luk değeriyle 8 takım arasında sonuncu sırada yer alıyor. Yarın akşam İstanbul Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda karşılaşacak olan iki takımın toplam değeri ise tam 515 milyon Euro’yu buluyor. Şampiyonlar Ligi’nde son 8 takım arasına kalan İspanyol Barcelona ise tam 420 milyon 700 bin Euro’luk kadrosuyla ikinci sırada yer alıyor.
3 OYUNCUSU FB’YE BEDEL: 422 milyon 500 bin Euro’luk değeri ile dikkat çeken İngilizler’in güçlü ekibi Chelsea’nin üç oyuncusu ise Fenerbahçe’nin toplam değerini geçiyor. Adanın en pahalı futbolcuları arasında da yer alan Didier Drogba, Frank Lampard ve kaleci Petr Cech’un toplam değeri 100 milyon Euro’yu aşıyor. İngilizler’in ilk 11’inde yer alan en ucuz oyuncu ise 7 milyon Euro değeriyle Paulo Ferreira. Bir zamanlar Fenerbahçe’nin de formasını giyen Fransız yıldız Nicolas Anelka’nın değeri ise 22 milyon 500 bin Euro’ya yakın.
ALEX FB’NİN EN PAHALISI: Şampiyonlar Ligi’nde en pahalı takım ile karşılaşacak olan Fenerbahçe’nin (FB) kadrosundaki en değerli futbolcusu ise Alex. 13 milyon Euro’luk bir değere sahip olan Alex’i, 7 milyon 500 bin Euro ile Diego Lugano takip ediyor. 34 yaşındaki dünyaca ünlü Brezilyalı yıldız Roberto Carlos’un değeri ise 5 milyon 500 bin Euro’yu buluyor. Chelsea’nin eski yıldızı Fenerbahçe’nin golcüsü Mateja Kezman ise 6 milyon Euro’luk bonservis değeriyle dikkat çekiyor.
4 İNGİLİZ 1.3 MİLYAR EURO: Avrupa’nın en pahalı futbolcularına sahip İngiltere’den 4 takım Şampiyonlar Ligi’nde son 8 takım arasında yer alıyor. Bu dört kulübün toplam futbolcu değerleri ise 1.3 milyar Euro’yu geçiyor. İngiliz takımları arasında 422 milyon 500 bin Euro’luk değeri ile Chelsea başı çekerken, 343 milyon 100 bin Euro değeriyle Manchester United İngiliz kulüpleri arasında 2’inci sırada yer alıyor. İngilizlerin efsanevi kulübü Liverpool’un değeri 287 milyon 600 bin Euro’yu buluyor.
BARCELONA 2’NCİ SIRADA: Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalan 8 takım arasında Fenerbahçe’nin yanı sıra 4 İngiliz, 1 İtalyan, 1 İspanyol ve 1 Alman takımı bulunuyor. Bu kulüpler arasında Chelsea’yi 420 milyon 700 bin Euro değeriyle Barcelona takip ediyor. İtalyanların güçlü ekibi Roma ise 221 milyon 150 bin Euro’luk kadroya sahip. 112 milyon 450 bin Euro’luk futbolcuya sahip olan Almanların ünlü kulübü Schalke 04 ise 8 takım arasında 7’inci sırada yer alıyor.
Maç, Kadıköy’de 3 milyon Euro’luk ekonomi yaratacak
YARIN akşam Türkiye’deki en önemli maçlardan birine ev sahipliği yapacak olan Şükrü Saracoğlu Stadı ve çevresinde büyük bir ekonomi oluşması bekleniyor. Özellikle Fenerbahçe için önem taşıyan maçlardan önce stadyumda ve çevresinde yaklaşık 3 milyon YTL’lik bir ekonomi oluşuyor. Stat çevresi ve Kalamış’taki kafeterya ve restoranlar doluyor, yaklaşık 10 bin araç için otopark harcaması yapılıyor. Stattaki Fenerium mağazasından yapılan satış ise 4’e katlanıyor. Tüm bu harcamalar ise 3 milyon YTL’ye ulaşıyor.
Büyüme yetersiz ekonomi politikasında değişiklik şart
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, 2007 yılı büyüme oranlarının "yetersiz" olduğunu dile getirerek, "6 aydır Türkiye’nin gündeminin ekonomi olmasına dikkat çektik. Söylemeye çalıştığımız şey düşük büyüme hızıyla artık daha iyi anlaşılacak. Ekonomi politikalarında değişiklik şart" dedi.
ANKARA Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 2007 yılında büyümenin düşük kaldığına işaret ederek, "Bu büyüme yetersizdir. 6 aydır Türkiye’nin gündeminin ekonomi olmasına dikkat çektik. Söylemeye çalıştığımız şey düşük büyüme hızıyla artık daha iyi anlaşılacak. Ekonomi politikalarında değişiklik şart" dedi.
EKONOMİK RİSK ARTTI : ASO Başkanı Özdebir yaptığı açıklamada, 2007’deki düşük büyüme oranının 2004 yılında başlayan büyüme hızındaki düşüş eğiliminin hızlanmasının göstergesi olduğunu belirtti. Türkiye’nin her yıl yüzde 7-7.5 büyümesi gerektiğini kaydeden Özdebir, büyüme hızındaki düşüş eğilimi nedeniyle ekonomik politikalarda önemli değişikliklere gidilmesi gerektiğini ifade etti. Özdebir, eksik bırakılan yapısal reformlarla yatırım, üretim ve istihdam ortamını iyileştirecek mikro reformlar olmak üzere, ekonomi yönetiminin elini çabuk tutması ve acil tedbirler alması gerektiğini belirtti. Özdebir, "Biz altı aydır ekonominin gündemin başında olması gerektiğini söylerken, Türkiye’nin yine siyasi istikrar endişelerine kapılmış olmasını üzüntüyle izliyoruz. Dünyadaki küresel dalgalanmadan dolayı risklerin arttığı ve ekonomik krizin tsunami dalgalarının ülkemize yaklaşmakta olduğu bu koşullarda süratle gündem yeniden ekonomi olmalı ve gecikmeden acil tedbir alınmalıdır" dedi.
YTL AŞIRI DEĞERLİ : Büyümeyi olumsuz etkileyen faktörlerin başında Türk parasının aşırı değerlenmesi ve yüksek faizlerin geldiğine de dikkat çeken Özdebir, "Yılın son çeyreğindeki büyüme hızının yüzde 3.4 olması da ekonomik büyümenin hızlı bir fren yapabileceğini göstermektedir." diye konuştu. Kişi başına düşen gelirin 9 bin doların üzerine çıkmasının kimseyi yanıltmaması gerektiğini kaydeden Özdebir, "Özellikle içinde bulunduğumuz siyasi koşullar ve siyasi gerginlik, cari işlemler açığının doğurduğu risk ile birlikte Türk lirasında sert bir düzeltme yapma ihtimalini artırmaktadır" dedi.
(25/04/2008)
Özelleştirme gelirleri GAP’a aktarılacak
GAP’ın tamamlanması için kaynak arayan hükümet, işsizlik sigortası fonundan sonra özelleştirme gelirlerini de devreye sokacak. Son yıllarda sadece borç ödemede kullanılan özelleştirme gelirlerinin bir bölümü, 2012 sonuna kadar GAP’a aktarılacak.
ANKARA - GAP’ı beş yılda bitirmeyi eylem planına alan hükümet, 27.7 milyar YTL’lik toplam maliyetin bütçeden karşılanacak 16 milyar YTL’lik bölümü için kaynak arayışını sürdürüyor.
İşsizlik sigortası fonundaki devlet payının nemasını kullanmak üzere yasa tasarısı hazırlanırken, buradan sağlanacak gelirden sonra kalan tutarın da özelleştirme gelirlerinden elde edilmesi öngörülüyor.
AKTARILACAK KAYNAK BELLİ DEĞİL
2001 krizinden sonraki ekonomik programlar çerçevesinde sadece borç ödemede kullanılan ve yatırımlara aktarılmayan özelleştirme gelirlerinin bir bölümü, 2012 sonuna kadar GAP çalışmalarına aktarılacak. Konuya ilişkin ekonomik birimler arasında tam mutabakat sağlandı. IMF’yle de görüşülen karara fondan da itiraz gelmedi. Düzenlemeye ilişkin yasa maddesinin de yazıldığı, Meclis’te bulunan bir tasarıya eklenerek yürürlüğe sokulacağı belirtildi. Özelleştirme gelirlerinden GAP’a aktarılacak kaynağın tutar ya da oranı Meclis’te kesinleştirilecek.
Hükümet, özelleştirme gelirlerinin karayolları yatırımlarında kullanılmak üzere Hazine’ye aktarılması için de bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Bu konudaki tasarı da Meclis gündeminde bekliyor.
ÖZELLEŞTİRME GÜNDEMİ YOĞUN
GAP ve karayolları yapımı için kaynak yaratacak özelleştirmelerde gündemse yoğun. 2008’de şans oyunları, elektrik üretim ve dağıtım, köprü ve otoyollar, limanlar ve şeker fabrikaların satışı gündemde. Yine Halkbank ve Türk Telekom için halka arz planlanıyor.
(25/02/2008)
Unakıtan: AB seviyesinde vergi bana uymaz
Unakıtan, otomotiv sektörünün, vergilerin AB seviyesine indirilmesi yolundaki taleplerine de değinerek, şunları söyledi:
“Maliyeyi ilgilendiren vergi mevzuat değişiklikleri ile ilgili konuşmak istiyorum. Bana en fazla yöneltilen, ‘AB’ye uysun bu vergiler’. Baktım AB yüzde 18 diyor. Ben uyamam arkadaş, bunu bilin. Ben mali disiplini korumak zorunda olan bir bakanım. Eğer o mali disiplin olmasaydı o kara pazartesi diyorlar hani, kara pazartesi geldi geçti... Böyle şoklarda, dalgalanmalarda aynen Anayasa’yı fırlattılar ya hani bir gün bütün ekonomi bitti gitti. Vallahi gecelik faizler yüzde 5 bin olur ha. Mali disiplin olmasaydı böyle olurdu. Dua edin o mali disipline hepiniz.”
Ekonomiyi güçlü yapmak mecburiyetinde olduklarını söyleyen Unakıtan, “Ben gidip IMF kapısından para mı alayım. Vatandaşımdan vergi alacağım ama ayaklarımın üstünde duracağım, ekonomim daha güçlü olacak. Dışarıdaki fırtınalardan hiç etkilenmeyeceğiz diye de bir şey yok, ancak bu şekilde ayakta durabiliyoruz. Şimdilerde içeride de rüzgarlar esiyor, bakalım ne yapacağız” dedi.
Yatırım için gerekli ortamı sağlamaya çalıştıklarını tekrarlayan Unakıtan, siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarın ve yatırım ortamının tehlikeye gireceğini vurguladı.
İşsizlik vuruyor, kadınlar eve kapanıyor
Bahçeşehir Üniversitesi’ne bağlı Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) hazırladığı “İşsizlik Artıyor, İşgücüne Katılım Düşüyor” başlıklı rapora göre işsizlik kadınları eve kapatıyor.
BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve araştırmacı Alper Dinçer’in hazırladığı rapora göre, işgücü piyasasındaki konjonktür, kadınları işgücü piyasasının dışına itiyor. 2007 Mayıs’tan sonra kentte kadın işgücüne katılımı hızla azalırken ev işleriyle meşgul olan kadınların sayısı 12 milyon 494 bine tırmandı. Kadınlar işgücü piyasasını terk edip evlerine kapandı. 2007’nin ikinci yarısında kentte işgücüne katılım oranı erkeklerde 0.4 puan gerilerken, kadınlarda gerileme 1.1 puana ulaştı.
Araştırmada şunlara yer verildi:
- Kentte kadın işgücü göstergeleri, Mayıs-Aralık 2007 döneminde ev işleriyle meşgul olduğu için işgücüne katılmayanların yüzde 10.4 oranında arttığını ve 1 milyon 175 bin kişilik sıçrama yaptığını ortaya koyuyor.
- Mevcut durumda iş aramayıp çalışmaya hazır olanları da kapsayan geniş tanımlı işsizlik hızla tırmanmaya devam ediyor. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, 2007 Temmuz’dan beri istikrarlı artış göstererek Aralık’ta 1 milyon 750 bin kişiye ulaşmış bulunuyor.
- 2006’nın son çeyreğine kadar ters yönlere hareket eden tarım dışı istihdam ve tarım dışı işsizlik oranı, bu özelliğini 2007 ile beraber yitirmiş görünüyor.
Bankalar 20 bin personel alacak
Bankaların şubeleşme ve istihdam atağı sürerken, sektörde bu yıl 20 bine yakın yeni personelin işe alınması planlanıyor. Hangi banka kaç personel almayı planlıyor:
Son yıllarda özellikle müşteri odaklı çalışmalarıyla dikkat çeken, dünyadaki finansal piyasalarda yaşanan krize rağmen şubeleşme ve istihdam atağına devam eden bankalar, Türkiye'de bu yıl 20 bine yakın personeli işe almayı planlıyor.
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, banka şube ve personel sayısındaki artış 2007 yılında da devam ederken, mevduat bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarındaki toplam şube sayısı 2006 yıl sonuna göre 769 adet artarak 7 bin 618'e yükselmiş ve mevduat bankalarında banka başına ortalama şube sayısı 229 olarak gerçekleşmişti.
Bu rakam, kamusal sermayeli mevduat bankalarında 734, özel sermayeli mevduat bankalarında 330, yabancı sermayeli bankalarda ise 97 düzeyinde olmuştu.
Mevduat bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarında 2007 yıl sonunda çalışan sayısı, 2006 yıl sonuna göre 15 bin 416 kişi (yüzde 10,8) artarak 158 bin 559'a ulaşmıştı.
-YAPI KREDİ 3 BİNİN ÜZERİNDE, GARANTİ 2 BİN 600 KİŞİ ALACAK-
Yapı Kredi Bankası, açılacak şubelerin sayısına paralel olarak, ihtiyacın da yoğun şekilde artacağından hareketle, 2008 yılı içinde Türkiye genelindeki şubelerde ve diğer birimlerde 3 binin üzerinde kişiye istihdam sağlamayı hedefliyor.
Büyüme stratejisine paralel olarak 2007 yılında başladıkları şube açılışlarına 2008 yılında da devam edecek olan ve geçen yıl 70 şube açan Yapı Kredi Bankası, 2008 yılında 160 şube açmayı planlıyor.
Garanti Bankası da, şubeleşme ve çalışan sayısını artırmaya devam ederken, 2007'de 106 şube açan bankanın geçen yıl sonunda şube sayısı 592'ye, çalışan sayısı da 14 bin 400'e ulaştı.
158 yeni şubeyle 2008 yılında 750 şube sayısına ulaşmayı hedefleyen Garanti Bankası, genişleyen şube ağından dolayı bu yıl sonunda çalışan sayısını 17 bine ulaştırmayı ve bu şekilde 2 bin 600 kişiye istihdam yaratmayı planlıyor.
-AKBANK'TAN 2 BİN 700, ZİRAAT'TEN 2 BİN 500 KİŞİ-
Türkiye ekonomisi istikrar ortamında büyümeye devam ettiği sürece şube sayısını artırmak isteyen Akbank da, bankaların önümüzdeki dönemde yüksek hız ve düşük maliyet sağlayan alternatif dağıtım kanallarına yatırım yapmayı sürdürecekleri, müşteri ilişkisini geliştirmek ve müşteri sadakatini artırmak amacıyla da verimliliği göz ardı etmeden şube ağlarını genişletmeye devam edeceklerini düşünüyor. Akbank, 2008 yılında bireysel, küçük ve orta ölçekli müşteri potansiyeline sahip yerlerde şube açmaya devam etmeyi planlıyor.
Son dört yıldır her sene ortalama 2 bin ila 2 bin 500 kişiyi işe alan, 2007 yıl sonu itibariyle toplam 2 bin 700 kişiyi işe başlatan Akbank, 2008 yılında da aynı trend ile işe alım yapmayı öngörüyor.
Her yıl ortalama 1100 kişinin emekli olarak ayrıldığı Ziraat Bankası da, bu yıl kadrosuna katacağı yeni personel sayısını 2 bin 500 olarak belirledi.
-VAKIFBANK 100, HSBC 80 ŞUBE AÇACAK-
Geçtiğimiz yıl 1700 kişiyi işe alan HSBC Bank, 2008 yılında yaklaşık bu sayıda yeni istihdam yaratmayı planlarken, yeni şube sayısında da 2007'deki 40 şubeyi ikiye katlayarak 80 yeni şube açmayı hedefliyor.
Denizbank, 2008 yılında 80 yeni şube açmayı ve 1500 kişiyi işe almayı öngörürken, Fortis de bu yıl 50 yeni şube açarak yıl sonunda şube sayısını 300'ün üzerine çıkarmayı, açılacak yeni şubelerle birlikte 1564 yeni çalışanı da bünyelerine katarak çalışan sayısında 7 bini aşmayı planlıyor.
Vakıfbank da, yıl sonuna kadar ülke genelinde 100 civarında şube açarak şube sayısını 484'e çıkarmayı hedefliyor.
Yeni açılan şubelerle birlikte yaklaşık 1000 personeli de istihdam etmeyi planlayan Vakıfbank, şu anda 8 bin 700 civarındaki çalışan sayısını yeni istihdam ile birlikte 10 bine yaklaştırmayı öngörüyor.
Finansbank ise, 2008 yılında 70 yeni şube açmayı ve 1750 kişiyi işe almayı, ING Bank Türkiye 50 şube açmayı ve yıl sonuna kadar 640 civarında kişiyi alarak 6 bin 700 çalışana ulaşmayı, Şekerbank ise yıl sonuna kadar 650 kişinin alımını gerçekleştirmeyi ve 2007 sonunda 235 olan şube sayısını 25 yeni şube ile 260'a çıkarmayı planlıyor.
Bu arada, bankalardan derlenen bilgilere göre, bazı bankaların 2008'de almayı planladığı personel ve açmayı hedeflediği şube sayıları yaklaşık olarak şöyle:
Banka Adı Personel Sayısı Şube Sayısı
----------------- --------------- ------------
Yapı Kredi Bankası 3.000 ( ) 160
Akbank 2.700 Sayı Belli Değil
Garanti Bankası 2.600 158
Ziraat Bankası 2.500 Sayı Belli Değil
HSBC Bank 1.700 80
Denizbank 1.500 80
Fortis 1.564 50
Vakıfbank 1.000 100
Finansbank 1.750 70
ING Bank Türkiye 640 50
Şekerbank 650 25
-TÜRKİYE VE AB'DEKİ RAKAMLAR...-
Türkiye'de 2007 verilerine göre mevduat, kalkınma ve katılım bankalarının tümü dikkate alındığında bir banka personeli başına düşen nüfus 422, şube başına düşen nüfus ise 8 bin 738 iken, AB'nin 2006 verilerine göre bir personel başına 152 kişi, bir şube başına ise 2 bin 183 kişi düşüyor.
AB ile Türkiye rakamları karşılaştırıldığında, personelde yaklaşık 2,8 katlık, şubede ise 4 katlık bir fark dikkat çekiyor.
Bu arada, 2006 yılında kişi başına banka aktifi açısından bakıldığında AB ortalaması 79 bin avro iken Türkiye'de bu rakam 3 bin 700 avro düzeyinde bulunuyordu.
-TBB GENEL SEKRETERİ EKREM KESKİN: ''SEKTÖR HENÜZ BÜYÜME AŞAMASINDA''-
Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin nüfusu, ekonomik büyüklüğü, ekonomik gücü, kişi başına mevduatı, kişi başına kredi rakamları dikkate alındığında bankacılık sektörünün henüz büyüme aşamasında olduğunu ve büyüme potansiyeli bulunduğunun görüleceğine vurguladı.
Keskin, ''Bu nedenle bankaların, ekonomide istikrarı gördükçe, enflasyon aşağıya düştükçe, kamu kesimi açığı azaldıkça, sürdürülebilir büyüme ortamı yaratıldığı sürece büyümeye devam etme arzuları olması çok doğaldır. Dolayısıyla bankalar gerek şube sayısı, gerek personel sayısı açısından faaliyetlerinde büyüme gayreti içinde'' görüşünü aktardı.
Sabancı'nın Japon atağı
Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı, ''Bridgestone ile yeni ekipman yatırımları, Komatsu ile yurt içinde üretimin başlatılması, Toyota ile Lexus markasının pazara girişi, Mitsubishi Fuso ile kamyon üretimine yönelik planlarımız var'' dedi.
(20/03/2008)
Maestro Türkiye'ye geliyor
FED’in başında bulunduğu 19 yıl boyunca sadece ABD değil, dünya ekonomisine de yön veren Alan Greenspan yaz tatil için Türkiye’ye gelecek.
Ekonomist Dergisi'nde konu ile ilgili yer alan haber şöyle:
"Son yıllarda görevinden ayrılan önemli devlet başkanları, büyük şirketlerin CEO’ları ya da ekonomistlerin oldukça yüksek ücretler karşılığında verdikleri konferanslar, dünyanın hemen hemen her ülkesindeki ekonomik kamuoyu tarafından büyük talep görüyor.
Bu trendin en önemli temsilcilerinden biri de ABD Merkez Bankası’nın (FED) efsanevi eski başkanı Alan Greenspan. Aralıksız 19 yıl boyunca yürüttüğü FED başkanlığı görevinden 31 Ocak 2006 itibariyle ayrılan Greenspan, resmi bir görevi olmamasına karşın tüm dünya yakından izliyor. Her konuşması ilgi uyandırıyor, sözleri beklentilere yön veriyor ve hatta piyasaları sallayabiliyor.
Düşünceleri ve sözlerinin hala bu kadar yakından takip edilmesi ve etkili olması nedeniyle de birçok şirket ve kuruluştan Greenspan’e, düzenleyecekleri konferanslara katılması için teklif üzerine teklif yağıyor.
Bugüne kadar Türkiye’den de çok sayıda kuruluş ve şirket konferans vermesi için Greenspan’inh peşinden koştu. Bir saatlik bir konuşma için 250-300 bin doları bulan tekliflere hep ‘hayır’ diyen Greenspan’i yolu nihayet Türkiye’ye düşüyor. Fakat bir konferans için değil. Greenspean bu yaz aylarında, birçok dostundan çok methini duyduğu Güney sahillerinde tatilini geçirmek için Türkiye”ye gelecek.
Aldığımız bilgilere göre 15 Temmuz haftasında Türkiye’ye gelecek olan Greenspan, güney sahillerinde tatil yapacak, ardında da kısa bir süreliğine İstanbul’a gelerek bazı toplantılara katılacak.
ABD ekonomisinin “maestro”su
11 Ağustos 1987’de ABD eski başkanı Ronald Reagan döneminde FED başkanlığına getirilen Greenspan, 2006 yılı başına kadar dört yıllık dönemlerle aralıksız olarak yürüttüğü başkanlık göreviyle tarihe geçti. ABD ekonomisinin “maestro”su olarak nitelendirilen Greenspan, ekonomi literatürüne “Greenspan put” yani faizi gerektiği düzeye kadar düşüren ve likidite veren uygulamalar olarak tanımlanan bir yaklaşım armağan etti.
Greenspan, FED başkanlığına atandıktan iki ay sonra yaşanan meşhur “kara pazartesi”de çok iyi bir sınav verdi ve piyasalardan kredibilitesi için ilk yüksek notu aldı.
Tabii bu kriz Greenspan’in karşılaştığı son kriz olmadı. 2000 yılında teknoloji balonunun patlamasıyla ABD ekonomisinin durma noktasına gelince Greenspan yine faiz silahını çekti. 19 yıllık başkanlığı döneminde uyguladığı esnek ve etkin uygulamalar ile ABD ekonomisinde elde edilen olumlu sonuçlar Greenspan’in neden hala dikkatle izlendiğinin en temel nedeni. Ancak 2007 yılında başlayan subprime mortgage ve kredi krizinin gelişini görememekle de suçlandı.
Zapsu’nun istifası türban-don meselesi değil’
Hilmi DUYAR/BALIKESİR, (DHA)
DEMOKRATİK Sol Parti (DSP) Genel Sekreteri Masum Türker, Cüneyt Zapsu'nun AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeliğinden istifasının kamuoyuna yansıdığı gibi türban, don meselesinden değil, Afganistan'daki İSAF'a asker gönderilmesi konusunda Başbakan Erdoğan'ı ikna edeceğine dair verdiği taahhüt olduğunu iddia etti.
DSP Genel Sekreteri Masum Türker, Balıkesir Üniversitesi (BAÜ) Atatürkçü Düşünce Topluluğu'nun daveti üzerine bir konferans vermek için Balıkesir'e geldi. Üniversitedeki konferansından önce DSP İl Teşkilatı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Masum Türker, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Türkiye'ye gelmesinin asıl nedeninin Afganistan'a 5 bin savaşçı Türk askeri gönderilmesi olduğunu ileri sürdü. Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı Türker, Cüneyt Zapsu'nun, Almanya'da Başbakanlık düzeyindeki yetkililere, “Tayyip Erdoğan’ı ikna ederim. Afganistan'a asker göndeririz” dediğini iddia etti. Türker, Zapsu'nun partiden ayrılmak zorunda kalmasının nedeni, kamuoyuna yansıtıldığı gibi türban-don meselesi değil, Afganistan'daki İSAF'a Türkiye'nin savaşan asker göndermesi yönünde başbakanı ikna edeceğine ilişkin verdiği taahhüt olduğunu kaydetti.
Bu konunun nisan ayında Romanya'daki NATO yüksek zirve toplantısında gündeme geleceğini ve bugüne kadar kamuoyunda yer almayan NATO'ya ilişkin paylaşım ilkesi gündeme getirileceğini de savunan Türker, “Mademki NATO üyesiz paylaşım söz konusudur. O halde Afganistan'daki savaşan güçlere paylaşarak katılın denilecektir” diye konuştu. Türker, Zapsu'nun da apar topar partisinden ilişiğinin kesilmesinin temel nedeni de verdiği bu taahhüt olduğunu iddia ederek, “Değilse açıklasınlar. Zapsu, söz vermediğini söylesin. Zapsu'nun Almanya'daki sözleri, daha önce ABD'de de Başbakan Tayyip Erdoğan için kullandığı ‘Delikten aşağı süpürmeyin, kullanın’, sözlerine benziyor” dedi.
Cüneyt Zapsu'nun konuyu dillendirmiş olması ve kamuoyundan saklanmış olması üzücü olduğunu da dile getiren Türker, Türkiye'nin Afganistan'a hangi ad altında olursa olsun NATO adı altında bile askeri güç göndermesinin söz konusu olamayacağını ifade etti.
‘FAİZLER YÜKSELECEK’
Masum Türker, Türkiye'nin nisan ve haziran aylarında yüksek düzeyde borç ödemekle yükümlü olduğunu, gelişmekte olan 40'a yakın ülkeye gerçekleşen 700 milyar dolarlık para akışının global kriz nedeniyle daraldığına, para veren ülkelerin seçici olmaya başladıklarını hatırlatarak bu nedenle faizlerin yükseleceğine dikkat çekti.
Türker, dünyadaki kriz nedeniyle doların pek çok para birimi karşısında değer kaybettiğini, Türkiye'de ise uzun süredir uygulanan düşük kur, yüksek faiz dolayısıyla döviz kurlarının bastırılması sonucu değer kazandığını vurguladı.
‘HUKUK HEPİMİZE LAZIM’
Siyasi partilerin kapatılmasına karşı olduklarını da açıklayan Türker, ekonomide yaşanan gelişmelerin AKP hakkında açılan kapatma davasıyla ilişkilendirilmesinin haksızlık olacağını ifade etti. Türker, şunları söyledi:
“Siyasi partilerin belirlenmiş yasal kurallar içerisinde hareket etmeleri ve odak olabilecek davranışlardan uzak durmalıdır. Türkiye bu nedenle bu noktalara geldi. Yargıya yöneltilen bütün suçlamaları kınıyoruz. Hukuk, hepimize lazım. Burada sorun kanunlarda ve kanunları yapan parlamentodadır. Türkiye'nin gidişatından sorumlu olarak gördüğümüz AKP'yi düzlüğe çıkaracak tek konu erken seçimdir. Tahminimize göre AKP, önümüzdeki yerel seçimleri genel seçimlerle birleştirerek erken seçimin yolunu açacaktır.”
Türker basın toplantısından sonra Necatibey Eğitim Fakültesi Konferans Salonu'nda üniversite öğrencilerine “Türkiye Ekonomisi Nereye Gidiyor” ve ‘Geçmişten Günümüze Ekonomi Politikaları’ konulu konferans verdi
Şimşek’in anlaşılmaz tavırları
Erdal SAĞLAM
DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek’in, hálá bir yabancı kuruluş iktisatçısı gibi davrandığını, devlet adamlığına, yani oturduğu koltuğu dolduracak tavırlara sahip olamadığını, daha önce bazı örnekler vererek yazmıştık.
Şimşek bu tavrını devam ettirip, New York’ta yaptığı konuşmada "Türkiye’de savaş var" demiş. Bu sözlerin ardından, "Türkiye’de bir güçler kavgası var. Küreselleşmeyi anlayanlar ve buna hazırlananlar ile milliyetçiler arasında. Olan durumu ve bürokratik rejimi korumak isteyenler, en temel insan haklarını öne çıkaranlara karşı çıkıyor ve sanıyorum bu mücadele sürecek" şeklinde konuşmuş.
Her şeyden önce ABD’de, yabancılara karşı böyle bir konuşma yapmak, Türkiye açısından, ekonomi açısından son derece yanlış. Hani küresel kriz bizi etkilemezdi, bu kriz bizim için fırsat olurdu. Dışarıya gidip Türkiye’yi şikayet eden konuşmalar yapınca, küresel sermaye korkup Türkiye’den kaçınca mı fırsat haline dönüştüreceğiz bu krizi.
Böyle bir konuşmanın şekil olarak yanlışlığının yanısıra içerik olarak yanlışlığı da açık. Şimşek uzun süre yurtdışında kaldığı için olaya bir yabancı gibi bakmaya devam ediyor ve Türkiye’de siyasetin geçmişini de, bizce hiç bilmiyor. Türkiye’de küreselleşme yanlılarının kimler olduğunu, AKP geleneğinin şimdi parti kapatmaya karşı çıkarken aslında başkalarına nasıl alkış tuttuğunu, çifte standart tanımının nasıl takiyye ile birlikte kitaba uydurulduğunu, parti büyüklerine sorsa iyi olacak. Bu gelenek hiçbir zaman küreselleşme ve statükonun kırılmasının yanında olmamıştır, şimdi konjonktür icabı böyle bir hava vermeye çalışıyor. New York’ta konuştuğu yabancılardan Türkiye’yi tanıyanlar da kimin ne olduğu çok iyi bilir.
Şimşek, bunca zamandır, hálá Türkçe’ye hakim olamadığı için, bu kadar çok hata yapıyor diye düşünmek, artık saflık olacak. Daha önceki Devlet Bakanı Ali Babacan da Erdoğan’a karşı çıkamaz, her dediğini yapardı ama hiç olmazsa, konuşmasını ve üslubunu Erdoğan’a benzetmemişti.. Şimşek’in konuşmalarına bir bakın, sürekli bir azarlama tonu, yukarıdan bakma havası ve kendisinin de içinde bulunduğu gurubu "kahraman ilan etme" çabası.....
İŞSİZLİK FONUNU GAP’A HARCAYALIM FİKRİ...
Bir iktisatçının hükümete o kadar yakın olup övgüler dizmesini, bakan yakınlarını yanında işe alma gibi yöntemler denemesinin yanlışlığını daha önce yazmıştık. Bunun bir iktisatçıya yakışmadığını, bakanlığından önce de söylemiştik.
Ama "Politika böyle, bu yolla gelip bakan olunca hiç olmazsa teknisyen tavrını sürdürür" diye iyi niyetli düşünmüştük. Ancak Mehmet Şimşek, hiçbir şekilde bir teknisyen, bir iktisatçı gibi davranmayıp, tümüyle politik davranıp, belli ki koltuğunu koruma yolunu seçti.
Geçen gün hükümete yakın bir kaynak, Mehmet Şimşek’in GAP’la ilgili tartışmalarda gündeme getirdiği öneriyi anlatınca, Şimşek’in iktisatçılığının da tartışılması gerektiğine artık kesin ikna oldum.
Şimşek, GAP için hazırlanan planın finansmanı sorun olduğunda, "İşsizlik Fonu’ndaki parayı GAP’ın finansmanında kullanalım" demiş. Allahtan hálá ekonomiden anlayan bürokratlar var da, Şimşek’in bu önerisi hayata geçirilmemiş...
Şimşek Ankara’ya geldiğinde, bakan olduğunda işalemi de umutluydu, bürokrasinin bir bölümü de. "Hiç olmazsa işten anlayan biri geldi, Başbakana da doğruları söyler" diye umuyorlardı. Hatta geldiğinde bizzat "Doğruları Başbakan’a söyleyecek misiniz?" diye sorduğumda, "Buraya doğruları söylemeye geldim" demişti. İşsizlik Fonu’nu GAP’a harcama fikri doğru bildiği bir önerisi ise, işte o zaman ne kadar yanılmışız diye düşünüyorum.
Mehmet Şimşek bir teknisyen olarak hükümette kendi gösterip kendini vazgeçilmez kılmalıydı. "Tipik popülist muhafazakar politikacı" olma yolunu seçti. Halbuki bu işi o kadar iyi yapanlar zaten var ve bu alanda Şimşek’in şansı hiç olamaz.
(15/03/2008)
|
• IMKB 100 |
42585 |
0.3865 |
|
|
• IMKB 30 |
53184 |
0.7004 |
|
|
• USD |
1.2315 |
-0.0524 |
|
|
• EURO |
1.9231 |
0.1818 |
Tekel satışı mahkemelik oldu
Tekgıda-İş Sendikası, Tekel’in sigara biriminin varlık satışı yoluyla özelleştirilmesine ilişkin ihale komisyonu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.
ANKARA - Sendika Genel Yönetim Kurulu’ndan yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Sendikamız, 22 Şubat 2008 tarihinde gerçekleştirilen ve Tekel’in sigara biriminin varlık satışı yoluyla özelleştirilmesine ilişkin ihale komisyonu kararı aleyhine bugün itibarıyla Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma ve iptal istemiyle dava açmıştır.”
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satışa çıkarılan ve 22 Şubat’ta yapılan ihalede Tekel Sigara İşletmesi’ne en yüksek teklifi 1.72 milyar dolarla British American Tobacco (BAT) vermişti.
Türkiye sigara piyasasında dördüncü sırada olan BAT, Tekel Sigara’yı satın alarak ikinci sıraya yükselebilecek. Piyasada yüzde 40 pazar payı ile Philip Morris ilk sırada yer alıyor. BAT da Tekel Sigara’nın yüzde 29 payıyla birlikte toplam pazar payını yüzde 36 düzeyine çıkarabilecek.
Tekel Sigara’nın özelleştirilmesi için 2003 yılında açılan ilk ihalede Japan Tobacco’nun 1.15 milyar dolarla en yüksek teklifi vermişti. Ancak, söz konusu bedel yetersiz bulunarak ihale iptal edilmişti. Her türlü tütün ve tütün mamulleri üretim, satış ve dış ticaret alanında faaliyet gösteren Tekel Sigara, 2001 yılında özelleştirme kapsamına alınmıştı.
Soysal protesto
güvenlik tasarısına kitlesel
Sosyal güvenlik tasarısına Ankara, İstanbul ve Eskişehir’de protesto edildi. Binlerce kişinin hedefinde AK parti hükümeti vardı.
ANKARA/İSTANBUL/ESKİŞEHİR - Ankara’da Sakarya Caddesi’nde toplanan çeşitli sendikalara üye yaklaşık bin kişi sloganlarla tasarıyı protesto etti.
Tasarının ağır hak kayıplarına neden olacağı ve sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu belirtildi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’ya hükümetle uzlaşmama çağrısı yapan sendika üyeleri yarınki iki saatlik greve tam katılım için de çağrı yaptı.
Tasarı İstanbul’da da protesto edildi. Türk Harb-İş Sendikası’na bağlı çalışan işçiler Pendik’te D-100 karayolunu trafiğe kapattı.
Hükümet aleyhine slogan atan grubun eylemi nedeniyle yol uzun süre kapalı kaldı. Eskişehir’de de sosyal güvenlik reformu karşıtı eylem vardı.
Kent merkezinde toplanan yaklaşık 10 bin kişi, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a tepki gösterdi. Grup, AK Parti hükümetini istifaya çağırdı.
Şimşek: Dalga büyüme potansiyelini etkileyecek
Devlet Bakanı Şimşek, yeni milli gelir serisiyle 2007’de yüzde 5 civarında büyüme tahmin ettiklerini ve küresel dalgalanma nedeniyle kısa dönemde büyümede potansiyelin altında kalınabileceğini söyledi.
İSTANBUL - CNBC-e’nin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, yeni milli gelir serisiyle 2007’de yüzde 5 civarında büyüme tahmin ettiklerini söyledi. “Dalgalanmanın ortasındayız” diyen Şimşek, kısa vadede büyümenin etkileneceğini belirtti.
Şimşek, “Türbülansın bize yansıması muhtemelen önümüzdeki kısa dönem içinde potansiyelin altında bir büyüme hızıyla yolumuza devam etmemiz gerekebilir” dedi. Şimşek, Türkiye’nin göreceli performansının yüksek olduğunu belirterek, endişelenmemek gerektiğini kaydetti.
Şimşek, “Türkiye’nin temelleri sağlam. temel gidiş itibarıyla fazla kaygılanacak bir durum söz konusu değil. Yalnız dışarıda fırtına varken Türkiye’ye yansımaları olacak” diye konuştu.
Devlet Bakanı Şimşek, iş dünyasının ekonomi gündemine dönülmesi yönündeki çağrılarını anlamakta zorluk çektiğini söyledi: “Gündem ekonomi, son 6-7 ayda birçok reform mutfakta pişirildi. Yavaş yavaş halkımızın hizmetine sunma noktasına gelindi.”
Şimşek, istihdam paketinin sosyal güvenlik reformunun ardından taraflara sunulduktan sonra muhtemelen yılın ilk yarısında çıkacağını, SSK primlerinde 5 puanlık indirimin bu yıl uygulanacağını kaydetti.
TT HALKA ARZI MAYIS’TA
Özelleştirme programının dalgalanmadan etkilenmeyeceğini söyleyen Şimşek, Türk Telekom’un halka arzının Mayıs’ta yapılacağını belirtti.
Şimşek ayrıca, ihtiyatlı tahminle Türkiye’ye bu yıl en az 14-15 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım geleceğini öngördü.
Şimşek’e göre Türkiye, kredi notunda 1-2 yıl içinde birkaç kademelik not artışı olabilecek bir kategoride.
(28/02/2008)
'Hakkári ve Şırnak'a Yüzde 100 Teşvik Gerek'
|
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, 'Belki de Hakkari, Şırnak Gibi Yerlere Yüzde 100 Teşvik Vermek Lazım' Dedi.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Belki de Hakkari, Şırnak gibi yerlere yüzde 100 teşvik vermek lazım" dedi.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Şimşek, teşvik sisteminden şu haliyle, alanın da almayanın da memnun olmadığını, teşvik sistemine ilişkin yeni bir çalışma bulunduğunu, bu çalışma çerçevesinde hem bölgesel hem de sektörel bazda ne yapabileceklerine baktıklarını ifade etti. Şimşek, şunları söyledi:
ESNEK İŞGÜCÜ GEREK: Bölgesel kalkınmışlık farklarının nispi olarak yüksek olduğu birçok ilimiz, bölgemiz var. İstihdam konusu çok önemli. Gerek Türkiye’deki girişimcilerin gerekse dışarıdaki girişimcilerin gelip üretken kapasiteye yatırım yapmalarını, istihdamı artırmalarını ve işlerini kolaylaştırmalarını istiyoruz. İstihdamı artırmak için işgücü piyasasının esnek olması gerekiyor.
İSTİHDAM PAKETİ HAZIR: İstihdam paketi üzerinde çalışıyoruz. Çalışmalar son noktaya geldi. Yakında Bakanlar Kurulu’nda tartışacağız. Bu pakette esnekliği artırıcı unsurlar, nitelik açığını kapatmaya yönelik bir takım programlar, istihdam üzerindeki gerek mali gerekse idari yükleri aşağıya çekmeye yönelik birtakım tedbirler var. Bu reformu yılın ilk yarısında bitirmeye çalışacağız.
Dengeleri bozmadan vergiler düşürülmeli
Mehmet Şimşek, "Keşke bizim bütçe imkanlarımız olsaydı veya kamu çok daha küçük olsaydı veya kamunun ihtiyacı küçük olsaydı, belki de vergileri daha aşağıya çekebilirdik. Kurumlar vergisini yüzde 20’ye indirdik. Sonuçlarını da görüyoruz. Yine gelir vergisindeki dilimleri azalttık, oranları yani üst limitleri aşağı çektik. Dengeyi bozmadan vergileri nasıl sağlıklı indiririz ona bakıyoruz" dedi.
|
Türkiye, Irak'ın Desteğini Aldı
|
Irak'ta Türkiye'nin Sınır Ötesi Harekatının Gerekçelerini ve PKK ile Mücadelenin Her İki Ülke için Önemini Anlatan Türk Heyeti Irak Hükümetinden Destek Aldı.
Bağdat'a dün, Irak'a Türkiye'nin sınır ötesi harekatının gerekçelerini ve PKK ile mücadelenin her iki ülke için önemini anlatmak üzere Türkiye'den bir özel heyet geldi.
Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu'nun ve Dışişleri Bakanlığı Irak Masası Özel Temsilci Yardımcısı Murat Özçelik'in de içinde olduğu heyet, sırasıyla Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Cumhurbaşkanı Yardımcıları Adil ABDül Mehdi ve Tarık el-Haşimi ile görüşmelerde bulundu.
Başbakanlık özel uçağı ile Bağdat'a gelen ve yoğun bir programı olduğu görülen Davutoğlu'nun, gündeminde pek çok konunun olduğu ama özellikle Türkiye'nin, sınır ötesi harekatlarıyla, Irak'ın egemenlik haklarını ihlal ettiği ve sivil kayıplara sebep olduğu iddialarına cevap vermek istediği öğrenildi.
Talabani'ye, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi davetini de ileten Davutoğlu'nun taşıdığı mesaj önemliydi. Türk askerinin hiçbir şekilde Irak'ın egemenlik haklarını ihlal etmediğini vurgulayan başdanışman, Türkiye'nin, Irak'ın kuzeyindeki terör örgütünü çökerterek Irak devletinin egemenlik haklarını güçlendireceğini ve bunun sonrasında askerlerini bölgeden çekeceğini ifade etti.
İki dost ülkenin arasında, PKK'nın bir sorun olmaktan çıkarılması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, 'Tabii ki bu işin sadece askeri yönü yoktur. PKK'yı bölgeden tavsiye ettikten sonra göreceksiniz, Irak ile zaten iyi olan ekonomik ve siyasi ilişkilerimiz çok daha iyiye doğru gidecektir. Bu da, Irak'ın istikrarını olumlu yönde etkileyecektir' şeklinde konuştu.
PKK'nın iki ülke için de tehdit ve savaşılması gereken bir unsur olduğu konusunda fikir birliğinin sağlandığı toplantılar, geç saatlere kadar sürdü.
Görüşülen her yetkiliye, sivillerin kullandığı söylenen ve TSK tarafından vurulan köprülerin fotoğraflarının sunulduğunu ifade eden Murat Özçelik, 'Fotoğraflardan, bu köprülerin tel ve demirden ibaret, derme çatma yapılar olduğu belli oluyor. Bu köprüler kesinlikle sivil kullanım için inşa edilmedi. Sayın Davutoğlu ile birlikte yaptığımız görüşmelerde, sivillerin kullandığı bir köprüyü vurduysak, onun yerine, sivil kullanım için olmak şartıyla 20 köprü yapmaya hazır olduğumuzu beyan ettik. PKK'yı bitirmeye kesin kararlıyız, bunu Irak hükümetinden destek alarak yapmak isterdik ama bu desteği daha fazla bekleyemezdik' dedi.
Tüm gün süren görüşmeler sonunda, TSİ 21.45'te yine Başbakanlık özel uçağı ile Ankara'ya dönen heyet, Amerika ve Irak'ın desteğini almış olmaktan oldukça memnundu.
|
(23/02/2008)
|
• IMKB 100 |
45592 |
-1.839 |
|
|
• IMKB 30 |
56963 |
-2.0746 |
|
|
• USD |
1.2094 |
0.2796 |
|
|
• EURO |
1.7932 |
0.5305 |
|
Tekel’i 1.72 milyar dolara BAT aldı
Tekel Sigara ihalesini 1.72 milyar dolara British American Tobacco kazandı. BAT ihale bedelini peşin olarak ödeyecek.
ANKARA - Üçüncü kez satışa çıkarılan Tekel Sigara için yapılan ihalede en yüksek teklifi 1 milyar 710 milyon dolarla British American Tobacco (BAT) verdi. BAT, ihale komisyonunun talebi üzerine teklifini 10 milyon dolar artırdı ve nihai teklif 1.72 milyar dolar oldu. Analistler ihalede oluşacak fiyatın 1.5-1.8 milyar dolar olmasını bekliyordu. Financial Times ise Tekel’in değerinin 1-1.5 milyar düzeyinde olduğunu yazmıştı.
Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinde elemesiz turda en yüksek teklif 1 milyar 605 milyon dolar oldu. Elemeli turda en yüksek teklif 1 milyar 660 milyon dolara çıkarken, CVCI-Doğan-TÜTSAB Ortak Girişim Grubu elendi. Açık artırmada sırasıyla Limak- PI Turkey Ortak Girişim Grubu ve Strand Investment çekildi. Kısa süren ihaleyi 1.71 milyar dolarlık teklifiyle BAT kazandı ve şirket teklifini daha sonra 1.720 milyar dolara çıkardı.
İhale sonucu, Rekabet Kurulu ve Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayına sunulacak. Gerekli onayların alınması sonrasında devir işlemi gerçekleşecek. Onay sürecinin tamamlanmasıyla birlikte BAT’nin Türkiye pazarında yüzde 7’nin üzerinde olan payı, yüzde 36’ya yükselmiş olacak.
DAKİKA DAKİKA İHALE
Özelleştirme ihalelerinde yaşanan çekişme bu kez olmadı. Kısa süren ihalede yalnızca beş kez fiyat artırımı yapıldı. İhaledeki artırımlar şöyle:
Açık artırma 1.660 milyar dolardan başladı
BAT 1.670 milyar dolar verdi
Strand Investment teklifi 1.680 milyar dolara yükseltti
Limak- PI Turkey Ortak Girişim Grubu çekildi ve iki grup kaldı
BAT 1.690 milyar dolar teklif etti
Strand Investment teklifi 1.7 milyar dolara çıkardı
BAT 1.710 milyar dolar teklif etti ve Strand Investment da çekildiğini açıkladı
ÖDEME PEŞİN OLACAK
İhale sonrası açıklama yapan BAT Global Birleşme ve Satın Almalar Bölümü Direktörü Richard Hodgson, ödemeyi peşin olarak yapacaklarını belirterek, “Şeffaf bir ihale oldu, çok adil bir fiyat ödediğimizi düşünüyoruz. Çalışanların ve sendikanın endişeleri konusunda hassasız” dedi.
BAT Global CEO’su Paul Adams da yaptığı açıklamada, Tekel’in kendileri için çok önemli bir yatırım olma özelliği taşıdığını kaydederek şu görüşleri dile getirdi: “Bu yatırım, ülkenin hızlı ekonomik büyüme trendiyle birleştiğinde dünyanın sekizinci büyük sigara pazarı olan Türkiye’deki konumumuzu güçlendirecektir. Tekel’in güçlü portföyü ile içinde uluslararası markalarımızın birleşmesi, hızlı büyümemiz için çok daha güçlü bir zemin oluşturacaktır”
ÖİB: ÇALIŞANLARI MAĞDUR ETMEMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
İhale sonrası açıklama yapan Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, son günlerde Tekel çalışanlarının özelleştirmeye karşı bir takım hassasiyetleri olduğunu belirterek, “Bu konuda idare olarak; olumlu ve yapıcı, çalışanlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşım içerisinde sorunu çözmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

Tekel çalışanları fabrikayı terk etmiyor

Söz konusu özelleştirme kapsamında, üretim birimlerinde çalışan işçi sayısının 3 bin civarında olduğuna işaret eden Kilci, bunların önemli bir kısmı Tekel’de çalışmaya devam edeceğini söyledi.
Son birkaç yıldır yaptıkları özelleştirmeler sonucu işsiz kalmanın söz konusu olmadığını ifade eden Kilci, bütün işçilerin haklarını, en samimi şekilde korumak için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.
KİMLER TEKLİF VERMİŞTİ?
Tekel Sigara ihalesine Limak- PI Turkey Ortak Girişim Grubu, Strand Investment, British American Tobacco ve CVCI-Doğan-TÜTSAB Ortak Girişim Grubu olmak üzere dört grup teklif vermişti.
2002’DEN BERİ TÜRKİYE PAZARINDA
Türkiye pazarına Ekim 2002’de giren İngiliz BAT, hisse senetleri borsada işlem gören tütün şirketleri arasında dünyanın ikinci büyüğü. Şirketin bünyesindeki yaklaşık 300 markanın global pazar payı altıda bire denk geliyor. Şirketin toplam 44 ülkede 52 sigara fabrikası bulunuyor.
BAT’nin Türkiye’deki markaları arasında Viceroy, Pall Mall, Kent ve Vogue var. 2002’den bu yana Türkiye’de toplam 350 milyon dolarlık yatırım yapan British American Tobacco Türkiye, yaklaşık 1.000 çalışana iş olanağı sağlıyor. Şirketin, İstanbul’daki genel merkezinin yanı sıra Tire’de fabrikası, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya ve Bursa’da ise bölge satış ofisleri bulunuyor.
TEKEL’İN PAZAR PAYI YÜZDE 30’A GERİLEDİ
Tekel Genel Müdürlüğü’ne ait 3 anonim şirket ve bunlara bağlı 6 fabrika, 56 yaprak ve 2 tuz işletmesi müdürlüğü, 39 baş müdürlük ve 15 bin personel bulunuyor. Tekel’de yaklaşık 15 bin 313 kişi çalışıyor. İhalede Tekel’e ait İstanbul, Adana, Ballıca, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları satıldı.
2006 yılı rakamlarına göre Tekel’in satış geliri 915 milyon YTL, zararı ise 339 milyon YTL düzeyinde. Satılan adet bakımından Tekel’in pazar payı 2003 yılında yüzde 57 civarındaydı. Şu anda ise pazar payının yüzde 30’a kadar düştüğü tahmin ediliyor.
TÜRKİYE ‘TİRYAKİ LİGİ’NDE İLK 10’DA
Tekel, her ne kadar zarar eden bir şirket görünümünde olsa da Türk sigara endüstrisinin büyüklüğü şirketi cazip bir şirket kılıyor. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’nin en fazla sigara tiryakisinin bulunduğu 10 ülke içinde olduğunu açıkladı.
Türkiye’de yıllık sigara tüketimi 2004 yılında 108 milyar adetti. 2005’te 106 milyar adet olarak hesaplanan yıllık tüketim 2007’de 110 milyar adet olarak gerçekleşti. Sigaradan alınan vergilerle bütçeye yıllık yaklaşık 1.5 milyar YTL vergi kaydedildiği belirtiliyor.
İLK İHALE İPTAL OLDU, İKİNCİSİNE TEKLİF GELMEDİ
Tekel’in sigara bölümünün özelleştirme çalışmaları 2003 yılında başlatıldı. Aynı yıl gerçekleştirilen ihalede, en yüksek teklifi 1 milyar 150 milyon dolar ile JTI verirken, Özelleştirme Yüksek Kurulu, teklifin beklentileri karşılamadığı gerekçesiyle ihaleyi iptal etti.
Tekel’in ikinci kez özelleştirme ihalesi çalışmalarında marka satışı da gündeme geldi. Ancak, yapılan çalışmalar sonucunda Tekel’in sigara işletmelerinin yeniden bir bütün halinde satışına karar verildi. İkinci ihale teklif gelmemesi nedeniyle iptal edildi.
Reformlar gecikti, IMF beklemede
IMF’nin Dış İlişkiler Direktörü Ahmed, yedinci gözden geçirme döneminin sonuçlandırılmasının Şubat sonrasına kaldığını, Fon’un bu konuda, sosyal güvenlik ve vergi idaresi reformlarına ilişkin ilerlemeleri beklediğini söyledi.
WASHINGTON - Uluslararası Para Fonu (IMF) Dış İlişkiler Direktörü Mesud Ahmed, Washington’daki IMF merkezinde düzenlediği brifingte, IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun Türkiye’nin programının yedinci gözden geçirme döneminin sonuçlandırılmasını ne zaman ele alacağının sorulması üzerine, “Bu aşamada kurul toplantısının Şubatta olması beklenmiyor” dedi.
Mesud Ahmed, yedinci gözden geçirme görüşmelerinin sona ermesinin ardından 21 Aralık’ta yapılan açıklamada, kurul toplantısından önce bazı politika adımlarının atılması gerektiğinin dile getirildiğini hatırlattı. Aynı açıklamada, bunların yerine getirilmesi durumunda gözden geçirmenin Şubat’ta sonuçlanmasının beklendiği belirtiliyordu.
IMF’nin baş sözcüsü konumundaki Ahmed, “Türk makamlarının bazı konularda ilerleme sağladığını belirtmekten memnuniyet duyuyorum. Şimdi biz, sosyal güvenlik ve vergi idaresi refomuna ilişkin de ilerleme sağlanmasını bekliyoruz. Bu, bizim beklemekte olan gözden geçirmeyi sonuçlandırmamızı sağlayacak” dedi.
Mesud Ahmed, sözlerinin sonunda “Ancak gözden geçirmenin sonuçlanması Şubat’ta gerçekleşmesi beklenmiyor. Yani Şubat’tan sonra olacak” diye konuştu.
Yedinci gözden geçirme döneminin sonuçlanmasının ardından Türkiye’ye 1 milyar doların üzerindeki yeni kredi dilimi serbest bırakılacak.
Tohum fiyatları altını solladı
Türk halkının en önemli yatırım aracı olan altın fiyatları hibrit sebze tohum fiyatlarına yetişemiyor. Serbest piyasada 1 gram altın 35,50 YTL’den işlem görürken, hibrit çeri domates tohumunun gramı 117 YTL’den satılıyor.
ANTALYA - Altın fiyatları, dünyadaki ekonomik gelişmelere göre zaman zaman düşüp, zaman zaman da yükselirken, Türkiye’nin tarımsal ihracatında çok büyük öneme sahip sebze üretiminde ise hibrit tohum fiyatları altın fiyatlarını 3’e katladı. Hibrit tohumda yüzde 95 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’de örtü altı tarımın merkezi Antalya’da ise yerli ve yabancı tohum üretici firma sayısı da son yıllarda artmaya başladı. Ancak tohum üretimindeki araştırma ve geliştirme maliyetlerinin yüksek olması üreticiye de yansıyor.
Geçen yılın son aylarında tohumlukta yerli üreticiyi korumak amacıyla tohumluk, fide ve tohum bakterisi ithalatında gümrük vergisi muafiyetinin kaldırılması üzerine hibrit tohum fiyatları yüzde 30 oranında arttı. Ancak, daha sonra yeniden gümrük muafiyeti uygulamasına geçildi. Ancak tohum firmaları, yeniden gümrük muafiyeti getirilmesine rağmen fiyatlara yansıttıkları yüzde 30 zammı geri almadılar.
Tohum satışı yapan firmalardan alınan bilgiye göre, hibrit tohumlar 3, 5 ve 10 gramlık paketlerde satılıyor. Piyasada, içinde bin adet 3 gramlık hibrit çeri domatesi tohumu bulunan paket 350 YTL, hibrit biber tohumu 300 YTL, bin adetlik 5 gram ağırlığındaki hibrit patlıcan tohumu 135 YTL, 3 gramlık (bin adet) oturak domatesi tohumu 50-80 YTL, sırık domatesi 10 gram (3 bin adet) 200 YTL, salatalık (sırık) 25 gramlık 500 adet 70-100 YTL, seralık hibrit patlıcan tohumunun bin adetlik paketi de 120 YTL’den satılıyor.
Buna göre, hibrit çeri domatesi tohumunun 1 gramı 117 YTL’ye gelirken bir kilogramı da 117 bin YTL’den satılmış oluyor. Buna karşılık bir gram altın 35,50 YTL’den işlem görüyor.
(19/02/2008)
|
• IMKB 100 |
46370 |
1.3741 |
|
|
• IMKB 30 |
58070 |
1.4274 |
|
|
• USD |
1.1906 |
-0.2552 |
|
|
• EURO |
1.7554 |
0.3917 |
|
İşsizlik oranı yeniden çift hane
İşsizlik oranı Kasım’da yüzde 10.1’e çıkarak 8 ay sonra yeniden çift haneye ulaştı. İşsiz sayısı 2.3 milyonu aştı.
ANKARA - Türkiye’nin öncelikli sorunları arasında yer alan işsizlikte ilerleme sağlanamıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Kasım 2007 döneminde işsizlik oranı yüzde 10.1 düzeyine çıktı. Önceki yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 9.6 düzeyinde bulunuyordu.
Türkiye’de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.4 puan artarak yüzde 12.6 oldu. İşsizlik oranı kentlerde yüzde 12, kırsal kesimde yüzde 7.1 olarak belirlendi. Genç nüfusta işsizlik oranı da yüzde 19’dan yüzde 20’ye yükseldi.
Kasım’da istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 368 bin kişi azalarak, 20 milyon 867 bin kişiye düştü. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 349 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı da 19 bin kişi düşüş kaydetti.
2.3 MİLYON KİŞİ İŞSİZ
Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 85 bin kişi artarak 2 milyon 350 bin kişiye yükseldi. İşgücüne katılım oranı ise yüzde 46,9 olarak hesaplandı.
Kasım 2007 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 25’i tarım, yüzde 20.6’sı sanayi, yüzde 6’sı inşaat, yüzde 48.4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı.
İŞSİZLİK ORANI TEMMUZ’DAN BERİ ARTIŞTA
İşsizlik oranları geçen yılın Ocak döneminde yüzde 11, Şubat döneminde yüzde 11.4, Mart’ta yüzde 10.4, Nisan’da yüzde 9.8, Mayıs’ta yüzde 8.9, Haziran’da yüzde 8.8, Temmuz’da yüzde 8.8, Ağustos’ta yüzde 9.2, Eylül’de yüzde 9.3 ve Ekim’de de yüzde 97 düzeyindeydi..
İthalatta Uzakdoğu’nun payı arttı
Türkiye’nin 2007 ithalatında, Uzakdoğu ülkelerinin payı yüzde 15.9’a yükseldi.
Çin, dünya piyasalarında payını arttırmaya devam ederken, Türkiye’nin ithalatında da payını arttırdı ve 13.2 milyar dolarla Türkiye’nin ithalatında üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkenin ithalattaki payı da yüzde 7.8 oldu. Türkiye Çin’den 2006 yılında 9,7 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirmişti.
Türkiye 2007’de, bir önceki yıla göre yüzde 22.8 artışla, Güney Kore’den 4.4 milyar dolarlık ithalat yaparken, bu ülkenin ithalattan aldığı pay yüzde 2.6 oldu.
Japonya’dan ithalat yüzde 15.1 artışla 3.7 milyar dolar olarak gerçekleşirken, Japonya’nın ithalattaki payı da yüzde 2.2 oldu. Türkiye geçen yıl Tayvan’dan yüzde 14.2 artışla, 1.9 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi ve Tayvan’ın Türkiye ithalatındaki payı da yüzde 1.1 olarak gerçekleşti.
Endonezya’dan yüzde 31.9 artışla 1.4 milyar dolarlık ithalat yapılırken, Malezya’dan yüzde 34.1 artışla 1.3 milyar dolarlık, Tayland’tan da yüzde 31.2 artışla 1.2 milyar dolar tutarında ithalat yapıldı.
Endonezya’nın 2007 yılında ithalattaki payı yüzde 0.8, Malezya ve Tayland’ın payı ise yüzde 0.7 olarak gerçekleşti.
(17/02/2008)
ANKARA - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye 2006 yılında Uzakdoğu ülkelerinden 20.9 milyar dolarlık ithalat yaparken, geçen yıl söz konusu ülkelerden yaklaşık 27 milyar dolarlık ithalat yaptı.
|
• IMKB 100 |
44305 |
-2.6122 |
|
|
• IMKB 30 |
55322 |
-2.9613 |
|
|
• USD |
1.1992 |
0.2843 |
|
|
• EURO |
1.7618 |
0.6815 |
|
İlk nükleer santral Mersin’e yapılacak

Nükleer santrallerin ilkinin Mersin-Akkuyu’ya kurulması kesinleşti. Sinop’un yer lisansı ancak önümüzdeki yıl verilebilecek. “Macera peşinde değiliz” diyen Enerji Bakanı Güler, Sinop’a Nükleer Teknoloji Geliştirme Merkezi’nin kurulacağını açıkladı.
ANKARA - Enerji Bakanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile ikinci bilgilendirme toplantısını yaptı. Yerli ve yabancı firmaların yoğun katılımının bulunduğu toplantıda Sinop’a yapılacak nükleer teknoloji merkezi hakkında bilgi verildi. Yer lisansı hazır olmadığı için santral kurulması için bir yıl daha beklenecek.
Bu nedenle ihalede öncelik Mersin-Akkuyu’da olacak. Ancak Sinop’a kurulacak Nükleer Teknoloji Geliştirme Merkezi için şimdiden çalışmalar başladı. Burada araştırma reaktörleri, yakıt üretim ve eğitim tesisleri yer alacak.
TAEK Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye’nin bu tesislerinin İran ile karşılaştırılmasına karşı çıktı. Çakıroğlu şöyle konuştu: “Bizim sözlerimizi başka ülke ile karşılaştırmak yanlış. Uluslararası anlaşmalardan doğan haklarımızı kullanırız. Bunun için kimseye danışmayız. Başka ülkelerin problemleri ile ilgili değiliz. Hiçbir baskı yok, gelişimimiz zaman zaman neyi emrediyorsa yapacağız.”
GÜLER: MACERA PEŞİNDE DEĞİLİZ
Enerji Bakanı Hilmi Güler, özel sektörün ihaleye yoğun ilgisi olduğunu söyledi ve güvenlik konusunda garanti verdi: “Denenmemiş teknolojiyi kabul etmeyeceğiz, macera peşinde değiliz.”
Nükleer santralde daha önce 21 Şubat’ta ihale ilanına çıkılacağı açıklanmıştı. Ancak yönetmelik henüz yayınlanmadığı için bu süre 1-2 gün sarkabilir. İhaleden sonra firmaları en fazla zorlayacak süreç başlıyor. TAEK’ten yapım lisansı alınması için görüşmeler yapılacak.
Türkiye’de ilk etapta toplam 5 bin megavatı bulan üç adet nükleer santral kurulması planlanıyor.

15/02/2008
Cari açıkta yeni rekor: 38 milyar dolar:
ANKARA - Ekonominin en önemli sorunlarından biri olarak gösterilen cari işlemler açığı 2007’de yükselişini sürdürdü ve yeni bir rekor düzeye çıktı. Merkez Bankası verilerine göre, cari açık geçen yıl yüzde 18 artışla 38 milyar dolara yükseldi. CNBC-e anketinde açığın yılın tamamında 37.6 milyar dolar olması bekleniyordu.
Cari açık Aralık ayında ise hızlı bir yükseliş kaydetti. Aralık’ta açık yüzde 71.7 artarak 5.1 milyar dolara çıktı. Beklenti açığın 4.3 milyar dolar düzeyinde olması yönündeydi.
2007 yılında ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret dengesi, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 14.9 artarak 47.5 milyar dolar açık verdi.
19.8 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM GELDİ
Cari açığın önemli finansman kalemi olan turizm gelirlerinde yüzde 7.9’luk artış yaşandı. Net turizm gelirleri geçen yıl 15.3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
2007 yılında net doğrudan yatırım girişi yüzde 4.1 artarak 19.8 milyar dolar oldu. Portföy yatırımlarında ise keskin bir düşüş gözlendi. 2006 yılında 7.3 milyar dolarlık net sermaye girişi olan portföy yatırımlarında 2007 yılında sadece 717 milyon dolarlık net giriş gerçekleşti.
DEMİR: BU YIL AÇIK 45 MİLYAR DOLARI AŞAR
Reuters’a konuşan Finansbank ekonomisti İnan Demir, cari açığın aylık bazda ilk kez 5 milyar doların üzerine çıktığını belirterek, “İleriye baktığımızda önemli bir dış şok olmadığı takdirde cari işlemler açığının değerli lira, toparlanan iç talep ve artan emtia fiyatları nedeniyle daha da artmasını bekliyoruz. Bu yıl sonunda cari açığın 45 milyar doların biraz üzerinde olmasını bekliyoruz” dedi.
|
|
(14/02/2008)
MERKEZ BANKASI KISA VADELİ FAİZ ORANLARINI 0.25 PUAN İNDİRDİ
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz oranlarını çeyrek puan düşürdü. Buna göre, gecelik faiz oranı yüzde 15,50’den yüzde 15,25’e, borç verme faiz oranı da yüzde 19,50’den 19,25’e çekildi. Para Politikası Kurulunun bugünkü toplantısına ilişkin yapılan açıklamaya göre, toplantıya, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile üyeler Erdem Başçı, Burhan Göklemez, M. İbrahim Turhan ve Mehmet Yörükoğlu katıldı. Toplantıda, Merkez Bankası bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarı’nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranlarının düşürülmesine karar verildi. Yeni faiz oranları şöyle belirlendi: "Gecelik faiz oranları: Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 15,50’den 15,25’e, borç verme faiz oranı yüzde 19,50’den yüzde 19,25’e indi. Geç Likidite Penceresi Faiz Oranları: Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası’nda saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 11,50’den 11,25’e, borç verme faiz oranı yüzde 22,50’den yüzde 22,25’e çekildi. Açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla gecelik ve bir haftalık vadelerde tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 18,50’den yüzde 18,25’e düşürüldü." Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 17 Ocak’ta yaptığı toplantıda çeyrek puan indirime gitmiş ve gecelik borçlanma faiz oranını yüzde 15,50’ye düşürmüştü.
"KÜRESEL KREDİ PİYASALARINDAKİ SORUNLAR, İÇ TALEBİ SINIRLADI"
Açıklamada, son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki ılımlı büyümenin devam ettiğini gösterdiği belirtilirken, küresel kredi piyasalarındaki sorunların yansımalarının iç talebi sınırladığı ifade edildi. Ayrıca, dünya ekonomisinde beklenen yavaşlamanın orta vadede dış talebin büyümeye katkısının azalabileceğine işaret ettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş eğilimine destek vermeyi sürdüreceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, gıda ve enerji fiyatları bir risk unsuru oluştursa da enflasyonun orta vadede düşmeye devam etmesi beklenmektedir. Kurul, Merkez Bankası’nın öncelikli amacının fiyat istikrarı olduğunu vurgulamış, son dönemdeki indirimlere rağmen kısa vadeli faizlerin mevcut seviyesinin enflasyondaki düşüşü desteklediğinin altını çizmiştir. İşlenmemiş gıda fiyatlarından kaynaklanabilecek dalgalanmalar enflasyonu geçici olarak etkileyebilecekse de gıda ve enerji kalemleri dışlanarak hesaplanan enflasyon yüzde 4 seviyesine yaklaşmaktadır
" FAİZ İNDİRİMLERİNİN ETKİLERİ YAKINDAN İZLENECEK ''
Bununla birlikte küresel ekonomide süregelen belirsizliklerin ve fiyatlama davranışlarına ilişkin risklerin, para politikası kararlarının verilere duyarlılığını artırdığının vurgulanması gerektiği ifade edilen açıklamada, önümüzdeki dönemde, Eylül ayından itibaren yapılan faiz indirimlerinin etkilerinin yakından izleneceği, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile gelirler politikasındaki gelişmelerin iş gücü piyasasına ve genel fiyatlama davranışlarına yansımaları gözlenmeye devam edileceği bildirildi. Bundan sonraki olası faiz indiriminin zamanlaması küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olarak belirleneceğine dikkat çekilen açıklamada, enflasyon görünümüne ilişkin açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin, Kurulun geleceğe yönelik duruşunu gözden geçirmesine neden olacağı vurgulandı. Para Politikası Kurulu, toplantı özetinin ise 8 iş günü içinde yayımlanacağını bildirdi. Piyasalarda bugün... İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri, bugün ortalama yüzde 1,66 oranında değer kazandı. İMKB Ulusal-100 Endeksi, birinci seansta 574,84 puan artarak 45.327,30 puana yükseldi. İkinci seansta da 166,36 puan artan endeks 45.493,66 puandan kapandı. İMKB Ulusal 100 Endeksi, dünkü kapanışa göre 741,20 puan yükseldi. Hisse senetleri günlük bazda yüzde 1,66 değer kazandı. Hisse senetleri piyasasında toplam 1 milyar 892 milyon 434 bin 915 YTL’lik günlük işlem hacmi oluştu. ABD ve Avrupa tarafında haftanın ilk yarışında gelen pozitif haberlerin etkisi ile ABD öncülüğünde, dış piyasalarda başlayan toparlanmaya paralel, İMKB’deki yükseliş hareketi bugün de sürdü. Gün içinde 46 bin ana direnç bölgesine kadar yükselen endeksin, bu bölgede zorlandığı, realizasyon amaçlı satışlarla karşılaştığı gözlendi.
MİGROS SATILDI, HİSSELERİ GERİLEDİ
Sabah saatlerinde Migros’un yüzde 50,8 hissesinin, 1.977.365.405,44 YTL karşılığında Moonlight Capital S.A’ya satıldığının duyurulmasının ardından Migros ve Koç Holding hisselerinde hareketlilik yaşandı. Dün 19,80 YTL’den kapanan Migros hisse fiyatı, bugün yüzde 3,54 oranında değer kaybederek 19,10 YTL’den kapandı. Migros hisselerinin işlem hacmi ise 81 milyon 275 bin 269 YTL olarak gerçekleşti. Koç Holding hisse senetleri ise günlük yüzde 1,69 değer kazanarak 4,80 YTL’den kapandı. Holding hisse senetlerinin işlem hacmi de 89 milyon 200 bin 989 YTL oldu. DÖVİZ Serbest piyasada dünkü kapanışta 1,2010 YTL olan dolar güne 1,1970 YTL’den, 1,748 YTL olan avro ise 1,742 YTL’den başladı. Doların bugünkü kapanıştaki satış fiyatı 1,1960 YTL, avronun satış fiyatı 1,7460 YTL oldu. Merkez Bankası, doların bugünkü efektif kurunu alışta 1,1873 YTL, satışta 1,1956 YTL olarak açıkladı. Merkez Bankası dünkü efektif kurunu alışta 1,1978 YTL, satışta 1,2062 YTL olarak belirlemişti. FAİZ İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 7 Ekim 2009 vadeli bugün valörlü tahvilin basit getirisi yüzde 17,57’e, bileşik getirisi yüzde 16,69’a geriledi. Bu tahvilin, aynı gün valörlü işlemlerinin önceki kapanışında basit getirisi yüzde 17,69, bileşik getiri yüzde 16,79 olarak gerçekleşmişti. İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Repo Pazarında gecelik işlemlerde faiz ortalama yüzde 15,’ten gerçekleşti. Gecelik işlemlerde en düşük oran yüzde 15,00, en yüksek oran yüzde 15,55 oldu. ABANK'IN KARI 4 ARTTI ABank’ın 2007 yılı sonunda net karını, bir önceki yıla göre yüzde 114 arttırarak, 29,6 milyon YTL’den 63,3 milyon YTL’ye yükselttiği bildirildi. ABank’tan yapılan yazılı açıklamada, bankanın ticari bankacılık alanında yoğunlaşan faaliyetleriyle, son 2 yıldır devam eden büyüme stratejisinin bir sonucu olarak 2006 sonuna göre nakit kredi portföyünün yüzde 39 arttığı belirtildi. Açıklamada, sürdürülen büyüme politikası çerçevesinde önceki yıl 29 olan şube sayısının 2007 sonunda 40 olduğu, devam eden yatırım harcamalarına rağmen, öz kaynak verimliliğinin 2007’de yüzde 30, aktif verimliliğinin ise yüzde 2,77 olarak gerçekleştiği kaydedildi. Kredilerin toplam aktif içindeki payının da, yüzde 72 seviyesine geldiği ifade edildi. FED Başkanı Bernanke: Gerekli olduğunda harekete geçeceğiz ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, zorlanan ABD ekonomisine yardım etmek için gerektiği takdirde FED'in harekete geçeceğini ancak büyümenin yılın ilerleyen zamanlarında yükselmesi gerektiğini aklında bulundurması gerektiğini söyledi. ABD Senatosu'nun bankacılık komitesinde sunmak üzere hazırladığı konuşmada Bernanke, "(Federal Açık Piyasa Komitesi) ekonomik görünümle ilgili olarak gelmekte olan bilgileri dikkatle izlerken büyümeyi desteklemek ve düşüş risklerine karşı yeterli bir sigorta sağlamak için zamanda harekete geçecektir" dedi. Bernanke'nin büyümeyle ilgili risklere değindiği açıklamasının ardından ABD'de kısa vadeli faiz vadeli işlemleri kayıplarını telafi etti, dolar düştü, ABD Hazine tahvilleri ve Wall Street ise düşük seyrini sürdürdü.
CARİ AÇIK YÜZDE 18 ARTARAK37.9 MİLYAR DOLARA ULAŞTI
Türkiye’nin cari açığı 2007 yılı Aralık ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 71,7 artarak, 2 milyar 998 milyon dolardan, 5 milyar 149 milyon dolara yükseldi. 2007 yılında cari açık, yüzde 18 artışla 32 milyar 193 milyon dolardan, 37 milyar 996 milyon dolara çıktı. Merkez Bankası, 2007 yılına ilişkin Ödemeler Dengesi gelişmelerini yayımladı. Buna göre Aralık ayı cari işlemler hesabı, alt kalemler itibariyle incelendiğinde, ödemeler dengesindeki dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,6 oranında artması sonucu 4 milyar 909 milyon dolara yükseldiği, hizmetler kalemindeki fazlanın yüzde 58,6 oranında azalarak sonucu 193 milyon dolar net gelir kaydettiği, gelir kalemindeki açığın yüzde 30,2 oranında artması sonucu 728 milyon dolar net gider kaydettiği gözlemlendi. Öte yandan aynı dönemde cari transferlerden kaynaklanan girişlerin yüzde 54,5 oranında artarak 295 milyon dolara yükseldiği görüldü. Bu gelişmeler sonucunda 2007 yılında cari açık, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 18 oranında artarak 32 milyar 193 milyon dolardan 37 milyar 996 milyon dolara yükseldi.
TURİZM GİDERLERİ GELİRLERİNDEN FAZLA ARTTI
Türkiye’nin 2007’de turizm gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 9,7, turizm giderleri de yüzde 18,8 arttı. Merkez Bankası, Türkiye’nin 2007 yılına ilişkin ödemeler dengesi bilançosunu yayımladı. Buna göre, 2007 yılının on iki aylık döneminde turizm gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 9,7 artarak 18 milyar 487 milyon dolara, turizm giderleri de yüzde 18,8 artarak 3 milyar 260 milyon dolara yükseldi. Bunun sonucunda söz konusu dönemde, net turizm gelirleri yüzde 7,9 oranında artışla 15 milyar 227 milyon dolar olarak gerçekleşti. Hizmetler başlığının diğer önemli bir kalemi olan taşımacılık kaleminde 2006 yılında 386 milyon dolar net giriş kaydedilmesine rağmen, 2007 yılında 150 milyon dolar tutarında net çıkış gerçekleşti. Taşımacılık kalemi alt kalemler itibariyle incelendiğinde, 2007 yılının navlun kaleminde bir önceki yıla oranla yüzde 92’lik artışla 2 milyar 531 milyon dolar net çıkış, diğer taşımacılık kaleminde ise yüzde 39,7 oranında artışla 2 milyar 381 milyon dolar tutarında net giriş gözlendi. Yurt içinde yerleşik inşaat şirketlerinin yurt dışında gerçekleştirdikleri inşaat hizmetlerinden kaynaklanan net döviz girişi, 2007 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 13,7 azalarak 759 milyon dolar oldu. Bu gelişmeler sonucunda, 2006 yılında toplam 13 milyar 830 milyon dolar fazla veren Hizmetler Dengesi kalemi, 2007 yılında da yüzde 1,7 artışla 14 milyar 70 milyon dolar fazla verdi. Gelir dengesi yüzde 2.8 arttı Ücret ödemeleri ve yatırım geliri kalemlerinden oluşan gelir dengesi kalemi, 2007 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 2,8 artarak 6 milyar 794 milyon dolar net çıkış kaydetti. Yatırım geliri kaleminin altında yer alan doğrudan yatırımlar ve faizlerden oluşan diğer yatırımlarda gerçekleşen net çıkışlar, sırasıyla 1 milyar 798 milyon ve 5 milyar 273 milyon dolar olurken, portföy yatırımlarından kaynaklanan net girişler 383 milyon dolara ulaştı. 2007 yılı Ocak-Aralık döneminde uzun ve kısa vadeli kredilere ilişkin faiz giderleri, 2006 yılı on iki aylık toplama oranla yüzde 17,5 artarak 7 milyar 431 milyon dolar olarak gerçekleşti. Cari transferler Navlun sigortası dışında yurt dışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen diğer sigorta ve reasürans işlemlerine ilişkin veriler, Türkiye’de yerleşik sigorta ve reasürans şirketlerinden doğrudan elde edilmeye başlanmış ve sonuçları 2006 ile 2007 yılı verilerine yansıtıldı. Bu nedenle, söz konusu sigorta işlemlerinden elde edilen prim ve tazminatlar ile ödenen prim ve tazminatların netleştirilmesinden oluşan veriler, genel hükümet ve diğer sektörler ayrımında verilen cari transferler kaleminde, diğer sektörler/diğer transferler alt kalemine kaydedildi. Cari transferler kalemi, 2007 yılında yüzde 16,7 oranında büyüyerek 2 milyar 226 milyon dolar giriş kaydetti. Diğer sektörler kalemi altında yer alan işçi gelirleri, bir önceki yıla oranla yüzde 8,8 büyüme kaydederek 1 milyar 209 milyon dolar gelir oluşturdu. Öte yandan, 2006 yılında 221 milyon dolar olarak gerçekleşen diğer transferler kalemi, yüzde 55,7 artışla 2007 yılında 344 milyon dolar olarak gerçekleşti.
|